![]() |
Yazar: Edmondo De Amicis, Çevirmen: Meryem Mine Çilingiroğlu, Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları |
Kitap, üçüncü sınıf öğrencisi Enrico'nun bir okul yılı boyunca yazdığı günlükten oluşuyor. Bu satırlarda bir çocuğun duygu ve düşünce dünyasına yer verildiği gibi, aslında didaktik bir yaklaşım öne çıkarılmış. Enrico'nun yaşadığı her olayın arka planında yer alan ders açık açık ifade ediliyor. Dürüstlük, çalışkanlık, sorumlulukları yerine getirmek, paylaşmak, merhamet, saygı, milli değerler vb. gibi unsurların önemi vurgulanmış. Ayrıca kitapta Enrico'nun tuttuğu günlük notlarının yanı sıra derste işlenmiş yine didaktik yönüyle öne çıkan metinler ve Enrico'nun anne babasının nasihat verdiği mektuplar yer alıyor.
Çocukken okuduğum kitapları yıllar sonra tekrar okurken içimde tatlı bir heyecan hissi oluşuyor. Bu kitabı raflar arasında görmemle ellerimin arasında tutmam bir olmuştu. Aaaaa bu kitap, diyerek kitabı bir arkadaşımla karşılaşmış gibi benimsedim. Aynı tatlı heyecan kitabı okurken de devam etti. Ancak çocukken eleştirel bir gözle bakmadığım noktaları, şimdiki okumamda fark edebildim. Benim çocukken okuduğum baskı kısaltılmış bir versiyonu olmakla birlikte, kitabın içeriğinde o zaman hangi noktalar ilgimi çekmişti şu an anımsayamıyorum.
Kitap zaten bir klasik. Büyük küçük her yaştan okuru etkileyebilecek ve bir şeyler öğretebilecek nitelikte. Öte yandan eleştiri getireceğim bazı noktaları da bulunuyor. Kitabın çocuk edebiyatı ürünlerinde bulunması gereken bazı nitelikleri karşılamadığını düşünüyorum. Kitap bir çocuğun bakış açısından değil de, yetişkin birinin gözlerinden yazılmıştı ve bu çok belliydi. Oysa çocuk edebiyatı ürünlerinde bulunması gereken temel ilkelerden biri olan çocuğa görelik ilkesi, çocuğun duygu, düşünce ve algılayış biçimlerini yadsımamayı, çocuk gerçekliğini ön planda tutmayı ifade eder. Çocuklar, birer kaşiftir ve elbette onlara doğruyu anlatmalıyız; ancak ''bu budur'' şeklindeki bir anlatım yalnızca kelimelerde anlam bulur, yaşantıda değil diye düşünüyorum. Bu bakımdan, kitapta ifade edilen değerlerin yaşantıya aktarımını sağlamak, diğer bir deyişle çocuğun başlıca erdemleri benimsemesini, kendi gerçekliğine kabulünü sağlamak için onun keşiflerine alan tanıyan örtük bir anlatımın olması gerektiğini düşünüyorum.
Bu noktada kitabın 1886 yılında yayınlanmış bir kitap olduğunu ifade etmemde de yarar var tabii. Kitabın yazıldığı yılları düşündüğümüzde böyle katı bir yaklaşımla kaleme alınmış olması anlaşılır oluyor. Ayrıca kitap, İtalyan Edebiyatı'nın bir ürünü olduğu için de kitapta vurgulanan milli değerler İtalya'ya aitti. Milli bayramlar, milli simgeler, ülkenin tarihi ve değerleri doğal olarak İtalya üzerinden anlatılıyordu. Benim okuduğum bu kitap 2013 tarihli eski bir baskı; yani sonraki baskılarda çeviride veya editörün düzeltilerinde bazı değişimler oldu mu bilmiyorum. Ancak bu okuduğum baskıda milli değerler İtalya vurgusu ile ifade ediliyordu. Bunu özel olarak belirtme sebebim ise, yaşı daha küçük okurlar bunu direkt olarak ''milli değerlerin önemi'' şeklinde kafasında kendi ülkesine göre uyarlayamayabilir. Her ülkenin değerlerinin olduğu ve saygı duyulması gerektiği fikri bir yana, bu kitapta vurgulanan asıl fikir olan milli değerleri yaşatmak kazanımı bu şekilde tam olarak uygulanmayabilir; aslında anlatmak istediğim buydu. Yani direkt olarak yazıldığı şekliyle ''İtalya'nın milli değerleri'' şeklinde algılayabilir çocuklar.
Kitabı okumakta bu denli hevesli olmamın bir diğer sebebi ise kitabın günlük türünde yazılmış olmasıydı. Günlük yazmaya ne denli önem verdiğimi belki biliyorsunuzdur. Çocukken de çeşitli başarısız günlük yazma girişimlerim olmuştu. Ben kitabın ana karakteri olan Enrico gibi çeşitli olaylar barındıran günlükler yazamamış olsam da, yaşadıklarımı bir yere aktarmanın düşüncelerimi anlamlandırmamda ve ifade becerimin gelişmesinde bana yardımcı olduğunu düşünüyorum. Öğrencilerin bu tip gerek kurgusal metin içerisinde, gerek direkt olarak farklı edebi türlerde yazılmış kitapları okumalarının bakış açılarını ve yazma becerilerini geliştireceğini düşünüyorum.
Hoşça ve kitaplarla kalın.
ALINTILAR
İşte okulun ilk günü. Önümüzde dokuz ay var. Ne çok sınav, ne çok çalışma, ne yorucu günler bekliyor bizi! (Sayfa 2)
Eve döndüğümde mutluydum. Ama güleç yüzlü ve neşeli öğretmenimden ayrı düştüğüm için, okul bana eskisi gibi güzel gelmiyordu. (Sayfa 2)
Ah benim iyi kalpli öğretmenim, seni hiçbir zaman unutmam. Hatta büyüdüğümde bile seni hep hatırlayacağım, senin sınıfına ziyarete geleceğim; bir okulun önünden geçerken bir öğretmen sesi duyacak olsam onu sen sanacağım; seni defalarca hasta ve yorgun, ama daima gayretli gördüğüm ve çok şey öğrendiğim sınıfında geçirdiğim iki sene gelecek aklıma; bazen bir öğrencinin yazı yazarken kalemi tutamadığını görüp üzüldüğünde bile hoşgörünü kaybetmez, hep özenli davranırdın, bazen müfettiş gelip birimizi sözlüye kaldırdığında bizim yerimize heyecandan titrerdin, bir şeyler başardığımızda mutlu olurdun ve her zaman bir anne gibi iyi kalpli ve şefkatliydin. Asla, asla unutmayacağım seni, canım öğretmenim. (Sayfa 14)
Kitapların senin silahındır, sınıf senin bölüğün, savaş alanı bütün yeryüzü ve bu zafer, insanlığın zaferidir. (Sayfa 18)
Tanrı sana pek çok lütuf vermiş, senin yapman gereken tek şey onları boşa harcamamak. (Sayfa 45)
Çalışma izi kir değildir: Tozdur, kireçtir, verniktir, ne istersen odur ama kir değildir. Çalışmak insanı kirletmez. (Sayfa 61)
Öğretmenler daha iyi bir toplum yetiştirmek için çabalayan, tanınmayan ve yeteri derecede karşılık almayan işçilerdir. (Sayfa 80)
Ona verilen paranın tamamını bir kenara koyup biriktirip kitapçıda harcıyor. (Sayfa 83)
Nezaket onun kanında, kalbinde var. (Sayfa 87)
Haset yılanının içinize girmesine izin vermeyin. (Sayfa 104)
Sanki ruhuma gölge düştü... (Sayfa 113)
Çalışma dinlenmeyi daha tatlı, oyunları daha keyifli, resim çizmeyi daha eğlenceli kılacak... (Sayfa 114)
Bu sırada babam çıplak duvarlara, o fukara yatağa, pencerenin önünde duran bir parça ekmeğe ve küçük yağ şişesine bakıyordu, ''Zavallı öğretmenim, altmış yıllık didinmeden sonra, ödülün bu mu oldu?'' der gibiydi. (Sayfa 210)
Not: Bu kitap yorumu yazısı reklam değildir, kitap önerisidir.
Not 2: Kitabın etiketindeki fiyat komik biliyorum. Güler misin ağlar mısın...
Bizim çocukluğumuzun en popüler kitaplarından biriydi, senin çağından kitap hakkında bir yazı okumak şahane oldu. Çok keyifli ve usta işiydi yine:)
YanıtlaSilEvet bir klasik zaten. Bu nedenle eleştiri getirirken bir tık çekincem olmuş olsa da, dilim ve bilgim döndüğünce fikrimi belirttim. Teşekkür ederim :)
Silkim yazmış olursa olsun şeker gibi kitap yaa :)
YanıtlaSilŞeker olduğunu düşünmüyorum ama evet güzel :)
SilÇocukken abartıldığını düşündüğüm bir kitaptı bu. Belki de çocuk aklımla bazı şeyleri anlamadım. Tekrar okumak iyi olacak 😅
YanıtlaSilKitap dediğim gibi zaten bir klasik ve çoğu kişinin çocukluğunun bir parçası. Ben bazı noktalarının çok katı olduğunu düşünüyorum. Yazarın ahlak ve erdemlerin öğretimini önceliklendirmesi kitaba katı bir hava katmış. Kitabın daha fazla macera ve eğlenceye ihtiyacı var bence, çünkü üçüncü sınıfa giden çocuklar her şeyden önce çocuktur. Ancak kitap 1800'lü yılların son çeyreğinde yazılmış basılmış. Yani bu durumu bu nedenle anlıyorum. Güzel bir kitap bu arada, öneririm.
SilBunu okudum mu hatırlamıyorum ama güzel noktalara değinmişsin. Günlük şeklindeki yazılar benim de ilgimi çekiyor. Eski kitapları okumak nostaljik oluyor. :)
YanıtlaSilEvet günlük tarzında olması en ilgimi çeken noktaydı :)
Sil