Bir Yaz Gecesi Gerçeğinin Rüyası.

 

Yıldızları özlemişim.

Yıldızları izlerken aklımda seninle paylaşabileceğim bir sürü cümle belirdi. O an birkaç cümleyi not aldım bile. Önceden olsa bir koşu yazı yazardım. Neden bilmiyorum. Oysa o not alınmamış cümleler içimde eritilmiş halde, başka şekillerde varlar ve elbet var olacaklar. Belki sözcüklerde, belki eylemlerde, belki bende.

Bir önceki yazımda dolunaya iyi sallamıştım ahahahha. Bu akşam hava hafiften aydınlıktı. Çok karanlık karanlık değildi yani. Bunu Ay'ın ışığına yormuştum ancak ay bir türlü yüzünü bana göstermedi. Onu aradığım yoktu ama göğe bu denli çok ışık veren şeyi görmek istiyordum. Aynı şarkıyı bin beş yüzüncü kez başa sararken evlerin ardından beliren parlaklığa gözüm takıldı. Oydu, güzel Ay.

Sanırım yine özel bir konumunda (öyleymiş, çilek dolunayı diyoolar). Rengi bana pek bir parlak geldi. Belki sen de dolunayı izlemişsindir veya en olmadı görmüşsündür, çevresinde renklerin iç içe geçtiği bir hare var gibiydi sanki değil mi sevgili okur? Pembemsi gibi ama değil de. Böyle hoş bir ışıltı. Yaaa tamam! Seninle inatlaşmıyorum sevgili Dolunay. Bakalım yine bizleri nasıl etkileyecek, içimizde ne medcezirler oluşturacaksın...

Bana bir yıl çok hızlı geçmiş gibi geldi. Yine de sanki yıldızları uzun uzun izlememin üstünden bir asır geçmiş kadar farklı hissettim. Ne garip. Bir şeyin hem bu kadar yakın hem de bu kadar uzak olması.

Yıldızlarla eski günleri yad ettik. Bayram oturması gibiydi. Geç bayram oturması? Ya hani falanca zamanda şunu anlatmıştım size hatırladınız mı? Hani şu zamanlar gözümü kapatıp şuraya gitmiştim, şu anı yaşamıştık birlikte? Şu kişi\ olay vardı hani, bu his vardı, o düşünceleri de mi hatırlamadınız yok artık! 

Ben hatırladım. Ama yıldızlar hatırlamadı. Çünkü düşünerek hatırlamak ile hissederek hatırlamak farklı şeylerdir.

Yine bir yıldız yolculuğu yaptım tabii. Bir yıldız seçtim, kulaklarımda bir müzik. Sonra yoğunlaştım ve gözlerimi kapattım. Hop, o andaydım. Bunu yapmayalı uzun zaman olmuştu. Bu şekilde yapmayalı da. Bu sefer farklı bir şey düşündüm. Acaba yıllar önce bunu düşünmeyi isteseydim ne olurdu? Acaba sorusu geçmiş zaman için sorulduğunda hoş değil. Geçmiş zaman şimdinin çitlerinden başka bir şey değil. İnsan uçsuz bucaksızlığı merak etmeli ve onlar için çabalamalı.

İçimdeki bazı şeylerin kurumasının beni tüketeceğini sanırdım. Oysa belki de kuruyan şey bir yanardağdır! Ve soğumuş yanardağım benim için artık sadece turistik bir mekandır. İçimde aktif volkanlar yok. Bu, önceden olsa kafamı karıştırırdı. Ben yaşamın böyle bir şey olduğunu düşünmüştüm. Böyle olmalı gibi gelmişti. Oysa bu da sadece zamanın bir sonucuymuş. Hareketin bir sonucu. Yaşamanın bir sonucu. Yaşamın bir haresi.

Sanırım tutkunun pek çok parçası var. Ruhun pek çok parçası var. Hareketli, durgun, aç, tok, neşeli, sıkılgan... Ruh hepsinin parçalarının toplamı. Onu yaşamak için çabaladığın sürece, yıldızlar hep parlar. İçinde, dışında. Bir sürü yıldız.

Yıldızlara sorular sorma huyum hala geçmemiş. İnsan bir anda değişemiyor tabi. Bu soru oyununu yanlış zamanda oynadım ben. Meteor yağmuru zamanını denk getirip soracaktım. 

Yaz akşamlarını seviyorum. İnsana güzel bir şeylerin hayalini anımsatıyorlar. Tabii serinse, esiyorsa ve bir sürü yıldızlıysa!



8 yorum:

  1. Yaz gecesinin büyüsünü yıldızların arasından damıtmışsın sankii :) “düşünerek hatırlamak ile hissederek hatırlamak farklıdır” demen tam da bir yıldızın kulağına fısıldanacak cinsten olmuş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıldızlar bana farklı bir his veriyor gerçekten. Onları izledikten sonra hep biraz uçucu şeyler yazarım. Hatta yazma ihtiyacı hissederim. Yazımı beğenmene de çok sevindim :)

      Sil
  2. Yaz akşamları kadar bana keyif veren hiç bir şey yok. Çok da güzel anlatmışsın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazı hiç sevmem ama akşam ve gecelerine bayılırım. Böyle de bir tezat :)

      Sil
  3. Pembe çilek dolunayını bir türlü göremedim yani dolunayı gördüm de pembesi denk gelemedim:)
    Yıldızlarla konuşman ne güzel bunu bazen ben de yaparım.
    Çok güzel bir yazıydı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında dolunay dün geceydi yani tam haline ulaştığı zamanı ama ben ayın 10'undaki halinden daha çok etkilenmiştim. :) Çünkü gerçekten çevresinde renkli bir hare vardı. Rengi tam pembemsi de değildi, renkliydi diyebilirim. Belki de ışık oyunudur bilemiyorum ama çok güzeldi. Dün yoktu mesela.
      Teşekkür ederim :)

      Sil
  4. İnsan uçsuz bucaksızlığı merak etmeli ve onlar için çabalamalı. Ben bunu uzay için merak ediyorum. Bu uçsuz bucaksızın evrenin hikmeti ne?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence şu anki üç boyutlu dünya algımızla (yükseklik, derinlik, genişlik artı ilave olarak zaman) bunu anlamamız imkansız :)

      Sil

Popüler Yayınlar