Yönetmen: Tom Tykwer
Senarist: Tom Tykwer
Yapımı: Almanya, 1998
''İnsan... gezegenimizde yaşayan en gizemli türdür. Cevaplanmamış soruların gizemi onda yatar. Biz kimiz? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Bildiğimizi sandığımız şeyleri nereden öğrendik? Neden inandığımız bir şeyler var? Bir yanıt arayışında sonsuz sorular. Her yanıt beraberinde yeni bir soru getirecek... Ve bir sonraki yanıt başka bir soru olacak ve bu böyle sürüp gidecek. Ama en sonunda hep aynı soru çıkmaz mı karşımıza? Ve hep aynı yanıt. Top yuvarlaktır. Oyun doksan dakikadır. Bunlar bilinenler. Bundan başka her şey teoridir.''
![]() |
Kaynak: Pinterest |
Lola (Franka Potente), sevgilisi Manni'den (Moritz Bleibtreu) acil bir durum için telefon aldığında bir an bile durmadı. Bir çeteyle ortak olduğu işi batıran Manni, metroda kaybettiği yüklü miktardaki parayı bulmak zorundadır. Aksi halde bedelini canıyla ödeyeceğine emindir. Bu telefondan sonra Lola ve Manni için kuantum evrenindeki olasılıklar açığa çıkar. Karakterlerin yaptıkları her bir eylem, geçtikleri her bir sokak, değdikleri her bir insan... onların kaderini değiştirecektir. Film boyunca bir an bile durmayan Lola'nın çözüm arayışında yaşadığı üç farklı senaryoyu izliyoruz.
Filmi izlemek uzun zamandır aklımdaydı. Ancak her nedense geçenlerde filmin ismi resmen dilime dolandı. Belki de temmuz ayında olmamızdan mütevellit, yine Moritz Bleibtreu'nun başrolde olduğu Im Juli (Temmuz'da) isimli filmin aklıma gelmesinden dolayı, bu film de ben de serbest çağrışım yapmış olabilir. Süresinin de kısa olduğunu görünce dedim artık izleyeyim.
Filmin açılış sekansında filmde vurgulanan paralel senaryo teması anlatılmış. İnsanlar bir arada yaşadıkları bu küçük mavi gezegende, bir şekilde birbirlerinin yaşamlarına etki ediyorlar. Bunu kelebek etkisi şeklinde adlandıranlar da var. Buna göre bizim yaptığımız veya yapmadığımız her bir eylem, söz, hatta düşünceler; sadece bizim kendi yaşamımızı değil, başka insanların hayatını da etkileyebilir. Onları varlıklaştırabilir yoksullaştırabilir, aşkı buldurabilir ayırabilir, kavga ettirebilir dost edebilir... hatta canlarından olmalarına bile sebep olabilir.
Attığımız her adım, bir başkasının adımını geciktirir ya da hızlandırır. Söylediğimiz veya sustuğumuz her kelime, başkasının kararını geciktirir ya da hızlandırır. Olacak olan bir şekilde olur mu... Bazen evet, bazen başka bir olasılık dahilinde evet, bazense hayır. Biz bir seçim yaptığımızda, başkasının seçimine de dolaylı veya doğrudan yollarla etki etmiş oluruz ve hayat seçimlerden ibaret bir oyun alanı olduğu için, başkalarının yaşamında da etkimiz gözlenir. Aynı şekilde bundan biz de muaf değiliz. Bir başkasının seçimi de bizim yaşamımızın yönüne etki eder.
Lola'nın sahnelerine eklenen bilgisayar oyunu tarzındaki animasyonları da sevdim. Tabi film eski tarihli bir film olduğundan dolayı bu sahnelerde de o eski olma hali belli oluyor ancak ben o nostaljik hissettiren (eski bilgisayar oyunu grafiklerini kastediyorum) havayı da sevdim.
Sürükleyici ve özgün bir işleyişe sahip, güzel bir filmdi. İlginizi çektiyse öneririm. Ayrıca Lola'nın tarzına da bayıldım.
Hoşça kalın.
Filmin fragmanı için tıklayabilirsiniz.
Run Lola Run Soundtrack için tıklayabilirsiniz.
Not: Bu film yorumu yazısı reklam değildir, film önerisidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder