Yönetmen: Simon Aboud
Senarist: Simon Aboud
Yapımı: 2016, İngiltere
''Luna her zaman uçamazdı. İşte çok eskiden, daha dünya yuvarlak değilken... Luna ve türdeşleri ücra bir ormanda yaşarlardı. Hepsinin ufacık kanatları vardı ama uçamıyordular. Ormanlık yerde yemek ararlardı ve kendilerini çok korurlardı. Luna ailesini çok küçükken kaybetti. Luna'dan koparılmışlardı... öylece... açıklama dahi olmadan. Yuvasından çok nadir çıkardı. İşleri bilmeyecek kadar küçüktü. Çok evhamlıydı. Sadece diğer tüm hayvanlar uyurken kısaca yiyecek arayıp dönerdi. Orman ay ışığıyla doluydu. Çok cılız bir şeydi... yalnızlığı severdi. Luna, elinde harika ve çok güzel bir şey tutan hoş bir gezgini görene kadar hayat geçip gidiyordu ve... Ve bu kadar, şimdilik.''
![]() |
Kaynak: Pinterest |
Bella Brown'un (Jessica Brown Findlay) sıradan yaşamı bir fırtına ile alt üst olur. Bebekken doğanın ortasına terk edilmiş Bella'nın hayatta en çok çekindiği şeylerin başında, evet evet, doğa gelir. Otlara dokunamaz, kuşlardan çekinir, dallardan ürker. Dahası doğadaki kaos, dağınıklığa tahammülü olmayan obsesif genç kadın için sinir bozucudur. Ancak fırtına sonrasında dağılan arka bahçesi başına iş açar. Ev sahibinin her nedense Bella'yı teftiş edeceği tutar ve kira sözleşmesi gereğince evi temiz tutması gereken Bella'nın mülk içine dahil olan harap haldeki bahçesini de düzenlemesi gerekir. Bir ay süresi olan Bella, çok korktuğu bu bahçeyi temizlemek, derleyip toplamak ve güzelleştirmek zorundadır. Neyse ki yalnız değildir; yanında huysuz yaşlı komşusu Alfie (Tom Wilkinson), yeni aşçısı ve dostu Vernon (Andrew Scott) ve ilhamı olan genç kaşif Billy (Jeremy Irvine) vardır. Film boyunca genç bir kadının gri yaşamının çiçeklenişini izleriz.
''Sonra bir gece... ormanda bir başına... Luna, sihirli çiçekleri bulmanın yolunu bulmuştu. Kötü yaratıklarla karşılaşma ihtimali olsa bile... kaybedecek hiçbir şeyi kalmamıştı.''
Çooook tatlı bir filmdi. Uzun zamandır bu tarz bünyede çikolata etkisi bırakan, serotonin kokulu bir film izlememiştim (biraz ters mi oldu ne hahahhaha). Bella biraz Amelie karakterinin depresyondaki hali gibiydi. Sadece dış görünümüyle de değil; aslında kendini tutmadığında o da Amelie gibi hayatı romantize etmeye açık bir karakterdi. Ancak korkuyordu. Ondan daha çok küçükken o kadar fazla şey alınmıştı ki, Bella istemeye bile korkuyordu. Adım atmaya, denemeye, cesaret kelimesi için cesaret etmeye korkuyordu. Onu geren yabani otlar, saklambaç oynayan böcekler, nereden geleceği belirsiz kuşlar veya deli dolu rüzgar değildi. Onu geren, tüm bu kaosta yalnız kalmaktı. Ancak tüm bu çekincelerine karşın Bella'nın da bir hayali vardı. Hem de gerçekten güçlü bir hayal: Çocuk kitabı yazarı olmak.
Bella bir yazar olana kadar kütüphanede çalıştığını söylüyordu. Okumanın da ötesinde kitapların varlığını seven bu genç kadın, gerçekten başarılı bir kütüphane çalışanıydı. Kitapların yerlerini bilir, okurlara nazik davranır ve her sabah geç kalmalarını saymazsak işini severdi. Bir gün hayatta bir renk keşfettiğinde gözlerinde hikayesi belirdi. Yazmak istediği bir hikaye: Uçmayı öğrenen yabani kuş ile huysuz gezginin öyküsü.
Tatlı bir film. Ben çok sevdim ve özellikle de iyiliğe, güzelliğe ve bu tip şeylerin sizi de bulabileceğine inancınızı tazelemek istiyorsanız bir bakın bence.
Ayrıca filmde Andrew Scott'ı görmek de bana eski bir dostumu görmüşüm gibi hissettirdi. Bu adamı izlemek keyifli. Yine de ona bakınca Fleabag dizisi aklıma geliyor. :(((
''Şimdi, inanmalısın,'' dedi gezgin. Ve Luna'yı dağdan aşağı itti. Luna, gezgine bağırdı: ''Bunu neden yaptın? Ben uçamam ki!'' ''Diyene bak,'' diye yanıtladı gezgin. Ve rüzgar Luna'yı dağdan yukarı kaldırdı ve süzüldü. ''Artık görebiliyor musun?'' diye bağırdı gezgin. ''Evet,'' dedi Luna. Kanatları arasında ıslık çalan rüzgarla havada süzülüyordu. ''Binlercesini görebiliyorum.'' Ve yüzyılda ilk kez, gezgin gülümsemişti.
This Beautiful Fantastic Official Trailer için tıklayabilirsiniz.
Tümünü oynat This Beautiful Fantastic (Original Motion Picture Soundtrack) için tıklayabilirsiniz.
Not: Bu film yorumu yazısı reklam değildir, film önerisidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder