Yakından, yakından.

 

Malesef yaz gelmiş gibi hissediliyor... 

Arada sırada tatlı bir esinti yettim diye şöyle bir dokunup geçse de, yazın o bunaltıcı, bayıltıcı, sıkıcı ve nefes kesen havası etrafa yayılmış gibi. Yazlar bana hep mi böyle hissettirirdi emin değilim ama şimdiden sonbahar ne zaman gelecek diye düşünür oldum. Neyse ki zaman hızlı geçiyor.

Bu sıralar çocuk kitapları okuyorum. Bu konuda eksikliklerim olduğunu fark edince hemen çalışmalara başladım. İnsan sevdiği bir şeyi yaparken resmen canlanıyor. Bu hissi deneyimlemeyeli bin asır geçmiş olabilir. Evet asır, evet bin tanesi. En azından öyle hissettirdi. 

Dün kütüphaneye gitmiştim. Önce bir yetişkin bölümünde dolandım. İlgimi çeken bir kitap olursa alabileceğim kitap sayısı miktarını çocuk ve yetişkin bölümü kitapları olarak pay edecektim. O yüzden bir çeşit ön keşifti benimki. Yetişkin bölümünde çok okumak istediğim bir şey bulamadım. Uzak Doğulu yazarların kütüphanedeki çoğu kitabını okumuşum. Keşke yeni kitap gelse de okusam. :) Şiir kısmında üç beş kitabı inceledim. Rastgele sayfa açıp çıkan şiirde kendi hayatımdan mana aramak en büyük hobilerimdendir. Yine öyle yaptım, eğlendim. Ta lise yıllarımdan hatırımda kalan bazı şiirleri okudum. Nostaljik ve eğlenceliydi; eğlenceli nostaljikti. Nostalji deyince ince bir hüzün sezerim bu kelimede ama eğlenceli de olabiliyormuş, deneyimlemiş oldum. Zaten artık bana yaşadığım değil de, yaşamadığım şeyler nostaljik hissettiriyor ilginç bir şekilde. Yaşamadığım bir zamana özlem tabirindeki gibi. Yani şimdiden başlayan gelecekte yaşarım demek oluyor bu. :)

Dün çocuk kitaplarını incelerken yeni gelen kitaplar bölümüne de baktım. Heyecanımı görmeliydin. Ben resmen bir ara karşıdan kendimi görmüş gibi durakladım. Çünkü o his... ah o his. Hani özellikle de çocukken çok istediğimiz (genellikle basit) bir şey olduğunda veya sevdiğimiz (genellikle basit) bir şeyi yaparken hissettiğimiz saf, katıksız ve coşkulu bir his var ya... bildin mi, hah işte o hissi hissettim. Sonra da bu hissi yakaladım diye sevindim. Bu hissin kendisi sevinç değil tabi; bu his daha kendiliğinden vardır, sevinçten farklı bir şey. Kendinden bir şey, basitliğinin nedeni de bu zaten. Ben de bu kendilik coşkusunu nihayet hissedebildiğim için, kısa bir anlığına o parıltıyı yaşadım diye sevindim işte. 

Bu his aslında bir nevi pusula bence. Birinin yanındayken bu hissi hissediyorsak, o kişi bize iyi geliyordur. Bir işi yaparken bu his de içimizdeyse, o işi tüm varlığımızla yapıyoruzdur. İçimizden gelerek yapma olayı, işte bu histe saklı bence. Malesef her zaman mümkün olmuyor, keşke olsa. Bu mümkün mü? Nasıl mümkün olabilir?

Çok güzel kitaplar vardı. Birini alıp ötekini bıraktım. Hangisini alacağıma bir türlü karar veremedim. Çocuk bölümü genelde kalabalık olmuyor. Okurlar da genelde çocuk. Neden yetişkinler çocuk kitabı okumuyor acaba? Oysa insana öyle iyi geliyor ki.

Geceleri yine uyuyamıyorum. Bu seferkiler huzursuz uykusuzluklar değil ama yine de gece uykusu başkadır. Güzellik uykusu diye de bir şey var bence ve o işte gece uyulan uyku. Uykumu aldığımda gözüme daha güzel gelirim, doğal olarak. Gözüme güzel geldiğimde hayat da güzel geliyormuş bunu fark ettim. Yani bazen kendimizi kendi içimizde olmamız gerektiği yerde hissederiz ya, bahsettiğim böyle bir güzellik. Yoksa normal bir günde de aynı görünüyorum ama... doğru kelime ışıltı mı acaba ki bilemedim. Sen bildin mi?

Bir süredir üst katımızda bitmeyen bir tadilat var. Benim dışımda kimse bu sesten şikayetçi değildi gibi görünüyor... Çok ilginç. Ah tabi kuşumuz dışında. O da bu durumu sevmemiş olabilir.

Kardeşimin kuşu adını söylemeyi öğrenmiş. Sanırım en çok babamı seviyor. Kendi adını da babamın söyleyiş şekli gibi söylüyormuş sabahları. Ben daha duymadım. Çünkü günün diğer saatleri konuşmuyor?? Bazen ona bir şeyler anlatıyorum. Usulca bana yanaşıyor ve dinliyor sanki. Bazen ilgisi dağılıyor bakmıyor. Bazen yargılayıcı bakıyor ahahahhah. Kuşların bakışları zaten hep komiğime gider. Uçtuğunda korkuyorum, biraz çılgın biri. Balığımız da böyleydi, çılgındı. 

Karşı evin yavru bir köpeği var. Öyle güzel ki. Ama onunla yeterince ilgilenmiyorlar bence. Yani zaman geçirmek anlamında diyorum. Yoksa bakımını falan iyi yapıyor gibiler. Keşke onunla daha çok ilgilenseler. Yalnız hissediyor gibi hissediyorum.

Bir süre yıldızları izlememiştim. Birkaç gecedir yine kısacık da olsa izliyorum. Onlarla içimden iki lafın belini kırıyorum. Bu rahatlatıcı. Çünkü sonra her şeyi yıldızlar gibi görüyorum. Uzaktan, uzaktan.

Kendine iyi bak.




8 yorum:

  1. yaz insanın düşüncelerini eritiyor :) yaa yaşanmayana nostaljiii yaa doğru vallahi örneğin ne bileyim bir Pink Floyd veya The Beatles konserinde insanlar heyecandan mutluluktan deliriyormuş filan yani insan izlerken videolarını ne güzel anlarmış diyor gibi herhalde :) veya jane austen zamanına nostalji yani böyle bir nostalji herhalde edebiyat sevgisinden gelir gibi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazı hiçbir zaman gerçekten sevmedim. Bir ara seviyorum gibi oldum ama hiçbir zaman yıldızımız barışmadı... Nostalji derken baya baya günlük insan yaşamını kastediyorum ben ya. Yaşam evrelerini, gezme görme belki, baya yaşanacak adımları vs temel şeyler ahahhaha. Ama Pink Floyd konserinde ben de erirdim tabi :)

      Sil
    2. yağmur ormanlarında gezmek veya hımm sörf yaparken hayatının aşkına çarpıp suya düşmek gibi :)

      Sil
    3. Ahahahha işte bunun gibii :)

      Sil
  2. çocuk bölümünde duyduğun o heyecan en güzel işte hep duymalı bunu :) heyecanlanmak düşünmekten daha keyifli :) yıldızlar evet senin ruhun :) güzel giyinince insan kendini dünyanın merkezi gibi hissedebiliyor. deri mont giyince kendini havalı hissetmek gibi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ha deyince gelmiyor ki o heyecan da işte sorun orada :) Yoksa herkes ister bunu sıkça yaşamayı. E nasıl yaşarız bunu sıkça yok mu bir yolu? Tabi ki var, hayatını buna uygun inşa etmek ama o da çok kolay bir şey değil. Yıldızlar bana güzel bir şeylerin varlığını hatırlatıyor. Güzellikle ilgili benim bilinçaltımda çok yargı var bence. Herkesin vardır da bendeki bana özel haliyle. Ağzım burnum bedenim şöyle olsun değil de, ben başarı ile güzellik ikilisini de meçleştirmişim kafamda. Gerçi günümüzde imaj bazen yeteneğin önüne bile geçer... Her kapıyı açmasa da, güzel katkı yapar o ayrı. Ama bende taaaa çocukken bir algı oluşmuş. O nedenle kendimi güzel hissettiğimde (ki dediğim gibi bu nasıl göründüğümle, fiziksel bedenimle asla ilgili değil aslında) hayata da daha olumlu bakıyorum. Doğru bir şey değil ama ah bu bilinçaltı, sinsi şey.

      Sil
    2. o zaman kendini zora soktun. başarılı olmaya mecbursun :) güzellik zaten zekadan gelir derler ormanda :)

      Sil

Popüler Yayınlar