![]() |
Yazar: Kolektif, Çevirmen: Okan Haluk Akbay, Yayınevi: İthaki Yayınları |
Kitap, farklı Japon yazarların kaleme aldığı on dokuz öyküden oluşuyor. Bu öykülerin geneline Japon folkloründeki ögeler hakim. Bazıları fabl ve masal türüne yakınken, bazıları daha öykü formunda gerçekçi bir bakış açısıyla yazılmış. Öykülerin genelinde kıssadan hisse mantığıyla ders verme amacı hakim ancak bu durum kurguların geneline yedirildiği için beni bunaltmadı. Kitapta içindekiler bölümünde yazdığına göre ayrıca Japon Çocuk Öyküleri başlıklı önsöz olduğunu varsaydığım bir yazı yer alıyormuş ancak bu yazı benim elimdeki baskıda muhtemelen baskı hatası nedeniyle yoktu. Çünkü kitap direkt ilk öyküyle yedinci sayfadan başlamıştı... Bu durum, kitap için fazlasıyla heyecanlı olan benim moralimi daha ilk andan bozdu pek tabii.
Bu tatsız durum dışında, öykülerin genelini beğendim bazılarını ise sevdim. Sevdim olarak belirttiğim öykülerdeki duygu yoğunluğu ve karakter derinliği bir okur olarak bana daha çok geçti. Bu öyküler; Menekşe (Tamio Hoco), Tilki Gon (Nankiçi Niimi), Çobanaldatan Yıldızı (Kenci Miyazava), Kırmızı Mum ve Denizkızı (Mimei Ogava), Mandalinalar (Ryunosuke Akutagava). Kitabın en sonunda ise yazarların kısaca biyografileri bulunuyor. Bu yazarlardan bazılarının tek, bazılarının birkaç öyküsüne yer verilmiş. Bu nedenle hiç tanımadığım, daha evvel okumadığım yazarların da bakış açısı ve anlatım tarzları hakkında bilgi sahibi olabildim. Kitabı okurken en çok da sevgili Akutagava'nın öyküsünü bekledim, son sıradaymış... Evet, sırayı bozmadan okudum. Ancak beklediğime değdi; kendisinin öykücü olduğu çok belli. Edebi açıdan en çok onun öyküsünden tat aldım.
Önsöz olmadığı için emin değilim ancak yazarların doğum ve ölüm tarihlerinden yaptığım çıkarıma göre bunlar 1900'lerin başında yazılmış eski öyküler. O eski hava pek tabii hissediliyor ancak bu durum sıkıcı olmaktan ziyade bana sanki geçmiş bir zamanın Japonyasına konuk olmuşum gibi hissettirdi.
Öykülerin genelinde hüzün hissi vardı. Ama bu öyle narin bir hüzündü ki, sanırım canımı acıttı. Bu hissin buruk ama hoş bir tadı vardır. Sana kalbinin dokusunu anımsatır. Her insanın farklı parmak izi olduğu gibi, kalbindeki çiziklerin şekli de başkadır. Bu öykülerdeki hüzünler de öyleydi. Benzer, öyküyle bütünleşmiş ama başka. En çok da bunu sevdim.
Hoşça ve kitaplarla kalın.