![]() |
Yazar: Luigi Ballerini, Çevirmen: Tülin Sadıkoğlu, Resimleyen: Morena Forza, Yayınevi: Günışığı Kitaplığı |
Bazı kitaplar bizi bir arkadaş gibi güldürür. En beklemediğimiz, en ummadığımız anda bizi dürtükler, bizimle konuşur, şakalaşır, duygulandırır ve işte bizi, bir arkadaşımızmış gibi güldürür. Bu kitap da benim için öyleydi.
Kitapta bir dostluğun başlangıç öyküsü anlatılıyor. Nico ile Andrea'nın dostluğunu okuyoruz kitap boyunca. Bu iki çocuğun hayatlarında iz bırakacak arkadaşlıkları bir yaz tatilinde başlıyor. Nico ve ailesi şehirden uzaktaki bir kasabada Andrea'nın ailesinin kiralık evlerine yaz tatili için yerleşiyorlar. Andrea ve Nico birbirinden tamamen zıt karaktere sahip iki çocuk. Nico ne kadar arkadaş canlısı ve dışa dönükse, Andrea bir o kadar içe kapanık ve önyargılı. Kızlarla arkadaş olamayacağına inanan Andrea'nın önyargılarını Nico daha tanıştıkları anda yıkıyor. Tüm yaz tatilini bir arada daima bir şeyler keşfederek geçiren ikili, birbirlerinin yaşamlarını derinden etkiliyor. Özellikle de Nico, Andrea'nın hayatında iz bırakıyor. Çiçeklerle konuşabildiğini söyleyen bu tatlı kız, Andrea'nın kabuğunu kırmasında ve kendine güvenmesinde ona yardımcı oluyor. Üstelik bunu sadece güzel dostluğuyla yapıyor. Nico'nun özel gücü aracılığıyla mutluluk çiçeğinin peşinden giden iki arkadaş, mutluluğun ve çiçeklerin dilini çözmeyi öğreniyor.
Kitabı baştan sona yüzümde kocaman bir gülümseme ve itiraf ediyorum arada yükselen kıkırtılarımla okudum. Andrea'nın somurtukluğu, Nico'nun itiraz kabul etmezliği, çocukluğun verdiği o coşkun, pervasız ve gerçek hal... En çok da kitapta tamamen gerçekçi karakterlerin oluşturulmasını sevdim. Hiçbir karakter mükemmel değildi. Bir süper kahraman da. Kahramanlar süperliklerini süper olmamalarından ama kendileri olarak güzel şeyler oluşturmalarından alıyordu. Nico'nun süper gücü çiçeklerin dilini anlaması değildi; onun süper gücü, sevgi dolu kalbiydi. Andrea disleksi tanısı almış bir çocuk. Bu nedenle okuldaki derslerinde ve arkadaşlık ilişkilerinde çekingendi. Ailesi tarafından anlaşılmadığını, yaptığı yararlı işlerin görülmediğini düşünmesi onu üzüyordu. Ta ki Nico, Andrea'yı gerçekten görene ve bunu çabasız bir şekilde yapana kadar. Andrea yetenekli olabileceği bir şeylerin varlığını, insanlarla rahatça arkadaşlık edebileceğini ve gönlünce koşup oynayabileceğini Nico'nun arkadaşlığı ile keşfetti.
Çocukların gözünden yetişkinlerin dünyasına da değinilmişti. Andrea ve Nico'ya göre kendilerini harap edene kadar çalışan ve tatillerinin bile keyfini çıkaramayan aileleri, çocukların dünyasına has bazı şeyleri çoktan unutmuşlardı. Bu noktada ebeveynlerin çocukların güçlü ve zayıf yanlarını diğerleri penceresinden değil, çocuğun da bir kişiliği olduğunu unutmadan değerlendirmeleri çok önemli. Yoksa Andrea gibi cesaretleri kırılabilir. Nico'nun ailesi hakkında fazla bir bilgi verilmese de, babasının bizim ikiliye uçurtma yaptığını görüyoruz. Öte yandan onlar, birlikte tatile gidip zaman geçiren bir aile. Nico'nun rahatça sosyalleşebilmesi ve kendini ifade edebilmesinde bu durumun da etkili olması çok muhtemel.
Bizim ikili her yerde mutluluk çiçeğini ararken, mutluluğu çoktan unuttuklarına inandıkları meşgul ebeveynleri ile bu durumu konuşmamışlardı bile. Bunun yerine daha yaşlı olan komşularının ağzını aramaya karar vermişlerdi. Çünkü yaşlılığın da mutluluk gibi elle tutulamayan ama hissedilen şeyleri anlayabileceğimiz bir dönem olduğunu düşünmüşlerdi. Komşuları olan büyükanne onlara mutluluk çiçeğinin papatya olabileceğini, çünkü papatyaların uyumaya yardımcı olduğunu söylemişti. Huysuz komşularının ağzını aramaya gittiklerinde kötü muamele görmüşlerdi. Ancak Nico empatik bir çocuktu ve büyüklerin dünyasına has yalnızlık hissini anlamıştı. Yalnızlığın zamanla öfkeye dönüşebileceğini biliyordu. Mutluluk çiçeği, yalnız kalplerde açmazdı.
İçinde güzel mesajlar olan, kısacık ama dolu dolu, benim okumaktan büyük keyif aldığım bir kitap oldu. Çok sevdim.
Hoşça ve kitaplarla kalın.
ALINTILAR
Andrea için bu, gerçekten özel bir yazdı. Hayatta yalnızca bir kez başınıza gelebilecek, asla unutamayacağınız yazlardan biriydi. (Sayfa 22)
Hemen arkadaşça davranmış, Andrea onunla kendisini rahat hissetmişti, tıpkı... tıpkı yazın şortlarla ve lastik sandaletlerle hissettiği gibi. (Sayfa 29)
Her şeyi konuşabildikleri ve her şeyin önemli hale geldiği, tamamen onlara ait korunaklı, sihirli bir yerdi adeta. Kendilerini büyük hissettikleri bir yerdi. (Sayfa 36)
Nico'nun iyi tarafı, bir şey kafasındakinden farklıysa bile, onu denemeye hazır olmasıydı. Tabii, bunu öneren kişiye güveniyorsa... (Sayfa 38)
Denemek için çılgınca bir istek duymuştu şimdi ve bu bile başarı sayılırdı. (Sayfa 39)
Ben çiçeklerle konuşabiliyorum ve benimle konuştuklarında da onları anlıyorum. (Sayfa 45)
Bütün çiçekler konuşur: Kırlardaki, seralardaki çiçekler, balkonlardaki toprak saksıların içindeki ve bahçelerdeki çiçekler... Yalnızca, koparılıp evdeki su dolu vazolara konulanlar konuşmaz. Yani, canlı ve güzel görünürler ama gerçekte pek iyi değillerdir, seslerini kaybetmişlerdir, dilsizdirler... (Sayfa 52)
Dolayısıyla, bir yeri tanımak için, orada yaşamanın yeterli olmadığını, orayı sevmeni sağlayacak birinin olması gerektiğini de öğrenmişti. (Sayfa 60)
Mutluluk çiçeklerini arayın ama dikkatli olun: Bir tanesini kopardığınızda her zaman bir başkasını eklemelisiniz. Toprak mutluluk olmadan yaşayamaz. (Sayfa 62)
''Hımm, mutluluk çiçekleri, mutluluk çiçekleri... hiç yabancı gelmiyor. Biraz düşüneyim.'' Bu arada çocukların umut dolu gözleri kocaman kocaman açılmıştı. Hedeflerine bir adım kalmıştı. ''Tabii! Kesinlikle papatyadır! Sonuçta güzel rüyalar görmenizi sağladığında siz de mutlu olursunuz.'' (Sayfa 68)
Yalnızca kulaklarla duyulmazdı, artık bunu öğrenmişti Andrea. (Sayfa 86)
Belki de onların mutluluk çiçekleri arkadaşlıklarıydı. (Sayfa 88)
Bak Michi, herkes hayatta er geç, gideceği yolu gösteren güzel bir karşılaşma yaşar. Bu, her an, genellikle de en beklenmedik anda olabilir. Örneğin, benim başıma, senin gibi küçük bir çocukken geldi. Bunu da asla unutmadım. Önemli olan bunu fark etmek ve sadakatle, sabırla izlemektir. Gerisi kendiliğinden gelir. (Sayfa 99)
Not: Bu kitap yorumu yazısı reklam değildir, kitap önerisidir.
Sonunda çocuklarla ilgili, içinde negatif bir şey olmayan kitap :) Böyle kitaplar da varmış. Şükür ya :)
YanıtlaSilEvet sonunda o kitabı buldum :))
SilNe güzel anlatmışsınız, okuyup kıkırdayasım geldi :)
YanıtlaSilÇok tatlı bir kitaptıı :)
SilNe tatlı kitap merak ettim. Huzur verici görünüyor. Ne güzel anlatmışsın. :))
YanıtlaSilAslında dili basit. Yani çocuklar için yazılmış çocuk kitaplarından ama tabi büyükler de okuyabilir. :) Hikayesi olsun, karakterleri olsun çok tatlı. Bana gerçekten iyi geldi. Ve son dönemde okuduğum çocuk kitapları içinde en çok sevdiğim oldu.
Silİnsana çocukluğunu hatırlatan bir kitap gibi :) Okurken güldüğüm kitaplar beni de hep etkiler.
YanıtlaSilEvet çok hoş bir kitaptı. Hem ilgi çekici bir hikayesi var, hem de gerçek noktalara değinmiş aslında. Çocukların gözünden anlatılan çocuk kitaplarını (yani yazarın bir çocuğu anladığı çocuk kitaplarını) ayrıca bir seviyorum.
Sil