Hissettiğim dramadan nihayet çıktım.
Bazen bazı şeyleri biz kendimize söylemeyiz ama rastgele bir şarkı bize söyler. Sonra da saçma gelir. Bir şarkı işte.
Öte yandan... Ne istediğimi nihayet buldum. Yani... Geçmiş zamanda zaten bulmuşum. Bana aynalar söyledi.
(Sonra da fotoğraflar).
Bugün yüzyıllar sonra fotoğrafımı çektim. Paslanmışım gerçekten. Sonra da eski fotoğraflarıma baktım. Önceden rastgele, önemsiz bir günde bile fotoğraf çekildiğim olurdu. O gün okuduğum kitapla bile fotoğrafım olsun dediğim olurdu.
Ne kadar güzel bir kızmışım (sadece hep uykusuzdum ahahahah *-*). Kendimi hiçbir zaman çirkin bulmasam da, hatta bunun üstüne özel olarak düşünmesem de, bazı fotoğraflarımı vakitlice paylaşmadığım için üzüldüm. Şimdi ne yapayım yani, şeeeyyy bin yıl önce çekilmiştim de şimdi paylaşıyorum mu diyeyim.
Önceden anısız fotoğrafların sadece kendini göstermekten ibaret olduğunu düşünürdüm. Tam da bu nedenle, gülümser gülümserdim. Ne tatlı. Ama insan bunu biri ya da birileri için yapar. Bu nedenle, sonra bi' daha bunu hiç yapmadım. Bu nedenle... bolca kitap fotoğrafı paylaşmış olmalıyım. İşte insan, bir şekilde ben burdayım diyor.
(Zaten hayatta bir fotoğraf çekilmeyi, iki elbise giymeyi bıraktığım için pişmanım. Ah! Sonra bir daha geri dönemedim.)
-yuhalamalar yükleni-
(Bu arada dalga geçmiyorum gerçekten bu ikisini bırakmayacaktım.)
Başkaları için bir şeyler paylaşmak yıllar içinde bana saçma geldi. Anısı olmadan bir fotoğraf çekilmemeye karar verdim. Anısı olanları da çoğunlukla kendime sakladım sanırım.
(Kendimi kendime saklamışım sanırım, saçmalık.)
Öte yandan, dış dünyayı bolca çektim. Güzel bulduğum her şeyi paylaşma huyum var. Aynısı fotoğraflar için de geçerli. O zaman en başta kendi fotoğrafımı çekmeliydim ahahhaha. Çünkü ben, paylaştığım tüm güzel şeylerin toplamıyım. Hatta bazen güzel olmayan şeyleri bile güzel gösteririm. Böyle biriyim işte.
Sanırım Ay bana bunu demiş: Sen güzelsin.
(Bana da yıldızların arasındaki boşluk söyledi).
Eski fotoğraflara göz atıyordum. Gereksiz olanları silerim diyordum. Sonra üniversiteden kızlarla fotoğraf ve üç beş videomuza denk geldim. Çok güldüm. Kızlarla birlikteyken hep bolca gülmüşümdür. Sanırım insan, yüzde yüz uyumlu olduğu bir boşluğu doldurmaya çalışmak yerine bolca gülmeli.
(lise fotoğraflarımsa önceden bana buruk bir his verirdi. artık vermiyor. sanırım zamanla nostaljik hisseden ve değişimi tutmaya çalışan yanımdan kurtuldum. şükür. bir de tabi bin asır geçti. onlara bakmak çocukluğuma bakmak gibi. ki zaten, çoğunu silmişim malesef. ama en sevdiğim basılı olanları. bir arkadaşım doğum günümde hediye etmişti. hepsi çok komik. ben zaten hep komik çıkıyorum ahahahah. sanırım hiçbir zaman cool biri olamıycam. sanırım, olmak da istemiyorum. bence komik insanlar yeterince çekici. üstelik sempatik olmak için çaba bile harcamıyorum. bunu neden hiç sevmemişsem...)
(Hatta biliyor musun, artık çoğu şeyi ve kişiyi net hatırlamıyorum. Evet ben. Sesini ve yüzünü bile hatırlamıyorum. Bir anda silinmiş gibi. Ne güzel. Belleğimde nihayet yer açıldı!)
Ay söyledi ya, tepeden bakınca bir şeylere, her parçasını uzaktan görünce, çok güzel. Yaşarken canın sıkılıyor bazen ama uzaktan baktığında, Ay kadar uzaktan bakabildiğinde, sadece güzel diyeceksin. Belki de anlamlı geldiği için güzel gelecek, bu da olabilir. Ben hiç Ay kadar uzaktan bakamadım. Kimse bakamadı. Bu yüzden tüm bu saçmalık.
(gerçi bazı insanlar için fark etmezdi :) :) :). tamam insan kayırmıyorum. aman insanlar ne düşünürdü düşünmüyorum. ben saçmalık derdim. evet, doğrusu kıyaslamıyorum olacak idi. kime göre ne saçma bilemeyiz. ama çoğu şey saçmalık. bana bazen sadece kendimizi avutuyoruz gibi geliyor. kavramlar neyi karşılıyor daha onları... tamam tamam sustum. başlarsam susmam çünkü ve şu an kimsenin umurunda değil. belki de hiçbir zaman umurunda değil. biz genelde kafamızı çeviriyoruz. unutuyoruz unutuyoruz. insanın en büyük ayrıcalığı hatırlamak ve unutmak sanırım. ama çoğu zaman yanlış yerde kull-)
Bize bu parçaları verenler de diğer insanlar. Hayatımızda olmuş, olan, olmayan, olacak ve olmayacak olanlar.
(ama herkesi içinde taşıyamazsın. aslında içinde taşıdığın hislerin. insanlar hayatındayken bile gidebilir. sen de gidersin. değişirsin, değişir. her şey değişir. dünya daima hareket ederken, aksini nasıl bekleyebilirsin ki? hiçbir şeyin garantisi olmadığı için Ay kadar yakından bakamıyoruz. bu nedenle yaşıyoruz. duyguları olan, onları tutan, bırakan, kabul eden, reddeden, bekleten, korkan, seven, kızan, gerilen... hareket eden insanlar olarak.)
BOŞLUK.
(olgun mu olmam gerekli? hayır!)
(olmamam mı gerekli? hayır!)
Boşluk.
bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder