Eylül ayında kendimi kabuk değiştirmiş gibi hissettim. Somut olaylar olmayınca da insan ne oldu şimdi oluyor. Ama içimde bir şeylerin değiştiğini biliyorum yani. Şiirsel bir yazı yazacaktım ama gerek yok. Geçen ayın başında yazdığım yazı (ki sildim) eylülümü tanımladı. Sanırım bilinçaltımdan gelen düşünceler ve aslında ihtiyaçla yazmıştım o yazıyı. Sonra da yazdığım şeyi yaşadım.
O yazımda kendimle barışmak istediğimi söylemiştim. Eylül ayında bunu yaşadım. Sanırım içimde zayıf gördüğüm bir yan vardı ve o görülmek için yüzeye çıkıp duruyordu. Beni hep pinekleten ve korkaklaştıran da bu oluyordu. O yanım değil. O yanıma olan nefretim. Her neyse burada terapide değilim neticede ama... Bunu yazmak istedim işte.
Eylülde birini çok özlediğimi kendime itiraf ettim. Onunla konuşmamaya başladıktan sonra burada anlatmaya başladım sanırım. Daha dürüstçe anlatmaya başladım. Bir deftere yazmak çok daha özel ama... Ve bunu da denedim ama... Fark ettiğim bazı şeyleri canlı bir varlığa aktarmak istedim sanırım. Yani okurlarıma. Bir kedim olsaydı ona da anlatabilirdim tabi. Mesela arada kuşumuza anlatıyorum ama çok da anlatamam (sır tutamaz :). Zaten sır da anlattığım yok da.
Ben hep kendimi anlatıyorum.
Bu yıl farklı olur sanmıştım. Oldu sanırım. Ama ben artık içimin değişmesinden de sıkıldım. Dışımı değiştirecek tek kişi de benim tabi. Ekim bunun için güzel bir ay.
Sana en yakın ay neyse, sen de onu dene (yatırım tavsiyesi değil).
Ekimi severim. En sevdiğim ikinci aydır. Geçiş mevsimleri her ne kadar hapşırık ve burun çekmeyle gelse de (iptal iptal iptal :), ara mevsimleri daha çok seviyorum. Baskın şeyleri sevmiyorum sanırım. Üşümek ve terlemek... ikisini de tercih etmem.
Baharlar hep en güzelidir.
Bu aydan bir beklentin var mı? Veya kendinden? Veya veya, bu ay ile kendinin orta noktada buluşmasını umduğun bir şey var mı?
Güzel bir ay dilerim.
bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.