Ex Machina | Film Yorumu


Yönetmen: Alex Garland 

Senarist: Alex Garland 

Yapımı: 2014 - İngiltere, ABD


+ Konuşmayı ne zaman öğrendin, Ava?

- Konuşmayı hep biliyordum ve bu ilginç, öyle değil mi?

+ Neden?

- Çünkü lisan, insanların öğrendiği bir şeydir. 

+ Ama bazılarına göreyse doğuştan vardır. Var olan yeteneğe, kelimeler ve dilbilgisi ekleme kabiliyetini öğreniriz. Buna katılıyor musun?

- Bilmiyorum.


Kaynak: Pinterest

''Sadece, basit sorulara basit cevaplar istiyorum. Dün sana onun için ne hissediyorsun diye sordum ve sen bana harika bir cevap verdin. Şimdi soru şu: O senin için ne hissediyor?''


Film, genç yazılımcı Caleb'in (Domhnall Gleeson) çalıştığı şirketin kurucusu Nathan (Oscar Isaac) tarafından gizli bir göreve çağırılmasıyla başlıyor. Bu görev için Nathan'ın şehirden uzakta ve herkesten gizli ofisine bir haftalığına giden Caleb, yapay zeka yazılımı olan Ava (Alicia Vikander) isimli bir robotla tanışıyor. Caleb Ava'nın bilinç farkındalığını ölçmek ve geliştirmek için onunla kısa sohbetler ediyor. Ancak tüm bu sohbetler yoluyla hem Ava, hem de patronu Nathan hakkında ilginç bilgiler ediniyor. Film boyunca bir yandan yapay zeka ile insan etkileşimini izlerken, diğer yandan insan bilincine dair felsefi bir arka planla karşılaşıyoruz.


+ Hangi nesneyi çizmeliyim?

- Her ne istersen. Karar senin.

+ Neden benim kararım?

- Ne seçeceğini merak ettim.


Yapay zekaya dair 2000'li yılların başlarından bu yana, gittikçe sayıları çoğalacak şekilde çeşitli filmlerin yapıldığını görüyoruz. Bu filmlerin genelinde yapay zekayı bir çeşit tehlike olarak görme, diğer bir deyişle, ''insanın yerine geçmesi'' endişesi yer alıyor. Bu filmde de aslında benzer bir etkiyi sürükleyici bir kurgu ile birlikte izliyoruz. Kurgunun akıcılığını sağlamak için tabi ki mevcut olay akışı içerisinde çeşitli gizleri sezdirme ve bunların peşine düşme, dost\ düşman ikiliği ve gerilimli atmosferi beslemek için de yer yer histeriye kayan duygu değişimleri ön plana çıkıyor. Ancak filme dair benim en çok ilgimi çeken nokta arka plandaki düşünce yapısıydı.

Ava, oluşturulurken tamamiyle insan organizması merkeze alınmıştı. Kablolarla dolu bir düzenekten ziyade, tıpkı insan organizmalarında görüldüğü gibi akışkan ve kendini yenileyebilen yapılar oluşturulmuştu. Özellikle de Ava'ya bilincini veren ''beyni'' tıpkı bir insan beynine benziyordu. Ava, hissedebilen bir robottu. Ancak bu his boyutu ''beyni'' olan aygıttan mı üretiliyordu, yoksa karşısındaki insanın hislerini mi kopyalıyordu? Yani gerçekten mi düşünüp hissediyordu, yoksa rol mü yapıyordu? 

Ava, bilinci kullanıma açıldıktan sonra yalnızca onu var eden Nathan ve onunla sohbet eden Caleb ile etkileşime girdi. Dünyası sadece dört duvardan ibaret olan bu robot, Caleb ile sohbet ettikçe düşüncelerini düzenleme yeteneği kazandı. Başlangıçta anlamsız (soyut değil, kendisinin de anlamını bilmediği) resimler çizen Ava, zamanla bu resimleri düşünceleriyle şekillendirmeye başladı. Ava karmaşık düşünce yapılarını düzenlemeyi öğrendikçe, filmin akışı da farklı bir boyuta taşındı. Çünkü Ava bu noktadan sonra, benliğini yaşamak istedi. Kendi benliğini yaşamak istedi; yani canlılarda doğal olarak bulunan yaşama içgüdüsünü -diğer bir deyişle ölümden korkma- kazandı.

Sürükleyici ve özgün bir filmdi. Ancak spoilerlı bölümde de açıklayacağım bazı noktalar bir çeşit sorgulama, benzerlik kurma ve eleştiri miydi; yoksa alenen cinsiyetçilik mi yapıldı tam anlayamadığımı eklemeliyim. Umarım ilkidir. :) Çünkü yıl sonu favorilerime bile ekleyebileceğim bir film (cinsiyetçi değilse :).


SPOILER!!!!

Benim en çok ilgimi çeken Ava'nın ismi olmuştu. Çünkü bu ismin telaffuzu Eva'ya (bizdeki Havva) çok benziyordu. Yönetmen ''cennetten kovulma'' hikayesini bu kurguyu oluştururken kendisine ilham aldı mı bilmiyorum ama Ava ile Caleb etkileşimi (Ava'nın Caleb'in aklına kuşku düşürmesi), Nathan'ın kendine biçtiği rol (yaratıcı), Nathan'ın daha evvel oluşturduğu ve bilinç verdiği robotların bilinçli olmaya katlanamayıp kendi kendilerini parçalamaları (insanın bilinçli bir varlık olmaya katlanamaması) gibi unsurlar bana aslında insan yaratımını, ''cennetten'' kovuluşunu (bu filmde kaçışını) ve dünyaya adım atıp bilincinin sorumluluğuyla baş başa kalmasını hatırlattı. 

Filmde cinsiyetçilik sezdiğimi söylememin nedeni ise Nathan'ın insansı robotu Kyoko'ya (Sonoya Mizuno) davranışlarından dolayı değil (çünkü bu kısımda aslında eleştiri yapılmış olabilir), Ava'nın bir kadın olarak ''tehlikeli, oyunbozan'' (çünkü zekiydi) gösterilmesiydi. Zaten Adem ile Havva (Adam ile Eva) hikayesinde de genelde Havva ''suçlu'' olarak gösterilmekte... 

Kyoko olayında ise Nathan kendine yalnızca bir çeşit ''hizmetçi'' oluşturmuştu. Malesef günümüzde bile kadın bedenlerine benzeyen robotlar bu tip durumlar için satılıyor. Gelecekte bu durumun varacağı noktayı düşünmek bile istemiyorum. Çünkü korkunçççç.

Aynı şekilde robotların birbirleriyle etkileşime girip işbirliği kurması ile olaylar ''yaratım'' boyutundan çıkarılıp, evrimsel gelişime atıfta bulunuluyor. Kyoko ile Ava'nın iletişim kurduktan sonra işbirliği içinde hareket etmeleri gibi. İnsanlar da -daha doğrusu Homo Sapiens de- işbirliği ile ayakta kalmıştı.

Bu filmi benzer yapay zeka konulu filmlerden ayıran yönü de tamamen insanı ve gelişimini robotların dünyasına aktararak işlemesiydi diyebilirim.

SPOILER BİTTİ!!!!


Ex Machina Official Teaser Trailer için tıklayabilirsiniz.


Not: Bu film yorumu yazısı reklam değildir, film önerisidir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar