Yönetmen: Anh Hung Tran
Senarist: Anh Hung Tran
Yapım: 1993, Fransa-Vietnam
''Benim... bahçemin... içinde... bir... papaya... ağacı... var... Papaya... dallarda asılı... Olgun papaya... solgun sarı renkli. Olg... olgun papaya... bal gibi tatlı.''
![]() |
Kaynak: Pinterest |
Film, 1950'li yıllarda varlıklı bir ailenin hizmetinde çalışan küçük bir kızın etrafında gelişen olayları konu ediniyor. Mui, ailesinden uzakta varlıklı ama huzursuz bir ailenin hizmetçiliğini yapan on yaşında küçük bir kızdır. Bu aile üç erkek çocuğu, anne baba ve bir büyükanneden oluşur. Evin dedesi yıllar önce ölmüştür, babası ise belli aralıklarla evin tüm parasını (ç)alıp ailesini terk eder. Ailenin küçük kızları yedi yıl evvel aniden ölmüştür. Bu yas, evin her köşesine sinmiştir. Mui, vefat eden bu küçük hanım ile aynı yaştadır. Bu nedenle evin hanımı bu küçük kıza zamanla kendi kızıymışçasına bağlanır. Yine de canayakın, merhametli ve çalışkan bu küçük kız için günler pek de kolay geçmez.
Filmin ikinci yarısında küçük Mui'nin artık genç bir kadın olduğunu görürüz. Aradan on yıl geçmiştir. Geçen yıllar yaşadığı evi büyük oranda değiştirir. Mui de bu değişimden etkilenir ve başka bir evin hizmetinde çalışmak üzere evden ayrılır. Bu yeni işindeki evin beyi, Mui'nin çocukluk aşkıdır.
Film, izleyicisine yağmurlu bir günün manzaralarını sunarmışçasına dingin, loş ve bazıları için ferahlatıcı, bazıları için bunaltıcı, yavaş bir akışa sahipti. Filmin her sahnesi adeta bir fotoğraf karesi estetiğindeydi, izlemelere doyamadım. Bu sahnelere eşlik eden kuş cıvıltıları, yağmur ve rüzgarın sesi dinginlik vericiydi. Diyalogların azlığı ve olayların doğal yaşam akışında yavaş anlatılması belki kimi izleyicide sıkılma hissi oluşturabilir ancak bu tip bir akışı sevenler için eşsiz bir izleme deneyimi olacaktır. Uzak Doğu kültürünü yansıtan filmlerde kullanılan renk paletini seviyorum. Bu filmde kullanılan renkler de filmin hüzünlü, nostaljik ve karakterlerin her şeye rağmen ümitli bekleyişlerinin hissini izleyicisine geçiriyordu.
Uzun zamandır bu tarz bir film izlemediğimden mi bilmem, ben filmi izlemelere doyamadım. Karakterler, mekanlar, sessizliğe sinmiş hisler... Hepsi çok gerçekti. Evin hanımının çaresizliği, büyükannenin yalnızlığı, küçük beylerin babalarının yokluğu sonrasındaki kırgınlığı, dostane yaşlı adamın heyecanı... Zamanla birlikte değişen yaşamların yanı sıra, karakterler de değişmişti. Küçük bir kız olan Mui nasıl tedirgin ve ürkekse, genç bir kadın olan Mui öyle pratik ve kendinden emindi. Aynı zamanda Mui karakterine hayat veren her iki oyuncu da (küçük Mui ile yetişkin Mui) bir prensesin güzelliğine sahipti. Sadece bu karakterlerin çizilmiş gibi görünen yüzlerini izlemek bile insanda masalsı bir uçuculuk hissi uyandırıyor. Erkek karakterlerin daima derli toplu, ütülü gömlekler ve kumaş pantolonlar ile etrafta dolanmaları ise kalbimi çalan bir diğer detaydı.
Ve filme de ismini veren papaya... Kader, küçük sembollerle bize yıllar öncesinden kendini gösterir mi yoksa bizler mi semboller bulup onu kaderimiz yaparız bilinmez ama... Papaya meyvesi, Mui'nin kalbinde on yıl boyunca yer etti. Tıpkı meyvenin içindeki küçük çekirdekler gibi, Mui'nin hisleri de yayıldı yayıldı.
İlgilisine önerebileceğim, çok güzel bir film.
The Scent of Green Papaya | Official Trailer | Lumière izlemek için tıklayabilirsiniz.
Not: Bu film yorumu yazısı reklam değildir, film önerisidir.
Ne hoş anlatmışsın, merak ettim bayağı. Benlik bir filme benziyor. :)
YanıtlaSilDurağan bir film ama sıkıcı değil. Yani ben durağan filmleri severim buna rağmen bazı filmler beni bile bir noktada bunaltır :) Oysa bu film baştan sona dingin, rahatlatıcı. Ayrıca senaryosu da hoş.
Silizleyeyim :)
YanıtlaSilİzle izle :)
Sil