Özgür olmak.

 

İlk kez blog yazmaya karar verdiğimde, içim içime sığmıyordu. Hayatımda hiçbir şey için bu kadar heyecanlanmamıştım. Benim hep anlatacak bir şeylerim olmuştur. Bunu çocukluk ve gençlik çağlarındaki öğretmenlerime sorsak eminim benimle aynı fikirde olmazlardı. :) Öte yandan ben hep, kendimi ya konuşurken ya da konuşacak birini veya bir ortamı ararken hatırlıyorum. İçimde öyle çok şey vardı ki, bunu sadece tek bir insana veya ortama akıtmam da zaten mümkün değildi. Aslında bunu istedim. Hatta bunu tüm yüreğimle, tüm varlığımla, istedim. Belki de tek bir şey olmamalıydı. Bu nedenle tek bir yeri hiç bulamadım. Belki de, hayat bana, ''sana tek bir şey vermiyoruz akıllım, sen pek çok şey bul diye...'' demiştir. 

Blog okumayı çok severdim. Blogları inceleyerek az kitap listesi oluşturmadım. Öte yandan, en sevdiğim bloglar hep kendilerini yazanlardı. Onlara ayrı bir hayranlık beslerdim. Onlar o zamanlar benim abla ve abilerimdi tabi. :) Çoğu blogçu -en genç- üniversite çağındaydı. Bense liseye yeni geçmiş bir çocuktum. Yine de bunu bir eksiklik olarak hiçbir zaman görmedim. Nitekim bence yaşımı da hiçbir zaman çaktırmamıştım. :)

Bu süreçte kafamı en çok karıştıran, isim seçmekti. Çünkü bu, benim ismim olsun istiyordum. Beni yansıtan, bana ait, benden bir şey. Arkadaşlarım sıradan şeyler söylerken ben, cık cıklıyordum. Sonra her şey hızla gelişti ve bir bloğum oldu. Kimsenin okumadığı bir blog. Çünkü kimsenin o blogdan haberi bile yoktu. :) Hatta birkaç yıl hiç okunmadı, birkaç yorum dışında hiç yorum almadı yazılarım biliyor musun? Buna rağmen ben hep yazdım. Sanki orada birisi varmış gibi. Aslında vardı da: Ben vardım. Tabi sonrasında diğer blog yazarlarıyla yorumlaşmak ayrıca keyifli olmuştu ama ben blog yazmayı tek başına bile çok sevmiştim. Sonunda içimdeki topraklara çapa yapabiliyordum. :) Ben paylaşarak bir bahçe yaratıyorum içimde. O bahçeyi görüp bana kendi bahçesinden bir şeyler sunan veya benim bahçemden ilham alan insanlar olunca da öyle çok seviniyorum ki sana anlatamam.

Bu bloğa geçtiğimden beri aslında... eskisi gibi şevkle yazamıyordum. Çok yazı yazmak ile hisler doğru orantılı olmayabilir. Yine de isimlerin gücü olduğuna inanıyorum. Eski bloğum, bir yeri tanımlıyordu. Beni dinlendiren, kendime ait bir yeri. Burasıysa beni tanımlıyor. O nedenle aslında buradaki yazılarım daha derinden, daha benden. Bunu seviyorum. Bu hissi seviyorum. Varlığımı inşa etmek gibi değil. Hatta varlığımı göstermek gibi bile değil. Ben gibi. Sadece ben. Bu hoşuma gidiyor... dilediğimce anlatmak, üretmek... Özgür olmak hoşuma gidiyor.

Ben hep kendi şarkımı söylemek istedim. Kendi rengimi oluşturmak. Kendi mekanımı kurmak. Kendi tarzımı yaratmak. Ben, ben olmaya çok önem veriyorum. İnsanların ''ben'' oldukları, kendileri oldukları, anları dinlemeyi ve izlemeyi de. Bu bana özgürce geliyor. Bir şeyleri paylaşmak tam olarak bu noktada gerçek görünüyor bana. 

Benimle gerek buradan, gerek ınstagramdan fikirlerini paylaşan herkese çok teşekkür ederim. Bu benim için çok kıymetli. Bana, burada olmanın bana hissettirdiği güzel hisleri hatırlatıyor. Anlamanın, anlatmanın ve paylaşmanın güzelliğini.

Bir de tabi sonsuza kadar konfor alanımda duramayacağım gerçeğini. Neyse, bu yazı minnoş kalsın. Ama yine de bir süre ara vermeye karar verdim. Normalde yine tası tarağı toplayıp (yazılarımı silip) ara verecektim ama yazılarımın okunduğu gerçeği bana iyi geldi ve yayında bırakacağım. Her neyse, bir şeyler okursam izlersem yorumlarım ama bir süre farkındalık yazmayacağım. Farkındalıklarımı yazmak değil, yaşamaya odaklanacağım. Bunu yazma sebebim, bu kararıma sadık kalmak. Her yazımda bunu desem de, artık farkındalık kazanmak da bağımlılığım olmuş gibi görünüyor ahahhahah. Neyse hoşça kalın.


bir şeyler dinlemek için tıklayabilirsiniz.



7 yorum:

  1. Öte yandan, en sevdiğim bloglar hep kendilerini yazanlardı. Onlara ayrı bir hayranlık beslerdim. Ben hala böyleyim :) O yüzden senin yazılarını okumayı seviyorum :) Ama ben kendimi yazamıyorum. Güncel falan konular ben, biliyorsun. O yüzden kendisini yazan blogları seviyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Yorumunuz beni gülümsetti. Ama ben sizin yazılarınızı seviyorum. Kısa kısa ve çeşitli olduğu için sıkmıyor ve bilgi veriyor. :) Bu tarz meselesi tabi. Kim nasıl yazarken rahat ediyor, kendini daha iyi ifade ediyorsa öyle yazar.

      Sil
  2. Tabii ki senin bileceğin iş ama bana kalırsa gönderilerini asla ama asla silme. Yazma, etme ama bir gün tekrar dönmek istediğinde kendi yolculuğunun izlerini bulabilmek için dursunlar. Çünkü senin bu satırların başkaları için de ilham oluyor. Daha önce senden ilham alan birinin yazısını okudum, görmüşsün zaten sen de yorum yazmışsın. :)

    Bende de aniden silme hissi oluyor, bahsetmiştim önceden galiba. Ve bu hatayı da iki kere yapıp pişman oldum. Artık 3-4 ayda bir yedek bile alıyorum...

    Kendini anlatan yazıların en iyileri zaten bence. Çok duygulu ve hoşlar. Ben çok nadir yazabiliyorum öyle. Eskiden daha sık yazarıdm, artık bilmiyorum, çok yazıya dökemiyorum çünkü fazla karışığım uzun zamandır. Toparlayamıyorum. :)

    O zaman geri dönene kadar özleyeceğiz seni, çok uzun tutmazsın umarım!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya yine yazdım :) Ben zaten yazmadan duramıyorum onu anladım. Neden yazmayım diyorum acaba... Bilmiyorum. Yazmak aslında artık beni tatmin etmiyor ama bunu yapmadan da duramıyorum. Bilmiyorum, isteyince yazayım madem :)

      Ve evet, yazdığım şeylerde ilham bulduğunu söyleyen kişilerin yorumlarını okuduğumda çok iyi hissediyorum. Ben de aynı şekilde okuduğum bazı yazılardan ilham buluyorum. Aynı şeyin benim yazılarımla da başkalarınca yaşanması bu nedenle beni mutlu ediyor.

      Çok teşekkür ederim. Açıkçası kendimle, yani his ve düşüncelerimle, ilgili yazılarım en doğallıkla ve kolayca, aslında öylece kendiliğinden yazabildiğim yazılar. Samimi olmak için bile çaba sarf etmiyorum. Ama dürüstçe kendimi ifade etmem sanırım okuyan bazı kişilerde de kendi his ve düşüncelerini görmelerinde etkili olabiliyor.

      Ve dediğim gibi yazı yazdım ben ya ooofff :) Ahahahha neyse teşekkürler bu güzel yorumun için. <33

      Sil
    2. Hahah, iyi yapmışsın!
      Rica ederim ne demek, bakayım diğer gönderilerine de...

      Sil
  3. Senin yazılarını seviyoruz, kendine has tarzın dikkat çekiyor. Farklı bakış açın, düşünce yapın yazılarına orijinallik de katıyor. Blogu bırakma hiç, alıştık sana. Zaten şurada az kişi kaldık.
    Bende de bazen bir şeyler anlatma isteği çok oluyor ama bu pek de kendimle alakalı olmuyor. Ya çok sevdiğim bir şeyleri anlatmayı ya da kafamın bozulduğu şeyler hakkında dırdır etmeyi tercih ediyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok az kişi kaldık ya, neden böyle oldu :) Anlatmak bir ihtiyaç gerçekten. Sevdiğin şeyleri anlatmak bile insanı rahatlatır. Ben dönem dönem bazı konulara ağırlık veriyorum. Eskiden beri öyleyimdir. Bazen kitaplara takılırım, bazen filmlere, bazen kendime :) Kendimi yazdığımda mutlaka içimde açılım yaşarım. Bu nedenle hem yazmak istemem, hem duramam. Bir deftere yazmaktan farklı buraya yazmak. Okuru olduğu için mi bilmem, içimdeki bazı şeyleri daha objektif görmemi sağlıyor. Tabi bir deftere daha özel şeyler yazardım. Bloğa daha üstü kapalı, kişisel ama genel yazıyorum. Seviliyorsa da ne mutlu :)

      Sil

Popüler Yayınlar