Bitmeyecek Öykü (Michael Ende) | Kitap Yorumu

Yazar: Michael Ende, Çevirmen: Saadet Özkal,
Yayınevi: Kabalcı Yayınevi

Bazı kitapları okurken, o kitapla bir yolculuğa çıkarız. Daha karakterlerini tam tanımadan, konusunu tam anlamadan evvelce bile o kitap bir şekilde bizim yol arkadaşımız olur. Çünkü aslında, belki de, içimizdeki bir ses bize o kitabı tanıdığını fısıldar. Biz de fiziksel olarak duyamadığımız bu sesi hisseder ve kitaba karşı güven besleriz. Onun bizi götüreceği mekanlara, tanıştıracağı karakterlere ve bize yaşatacağı sahnelere kendimizi açarız.

Bastian akranları tarafından dışlanan bir çocuktur. Yine bir gün zorba akranlarından saklanırken kendini bir kitapçıda bulur. Aksi kitapçı sahibi telefonla konuşurken Bastian adamın okuduğu kitabı çalar. Çaldığı bu kitapla birlikte okulunun tavan arasına saklanan Bastian'ı kendisinin bile bilmediği uzun bir yolculuk beklemektedir. Bu yolculukta başlangıçta eşlikçidir Bastian. Bitmeyecek Öykü isimli bu gizemli kitabın kendisi gibi çocuk olan ana karakteri Atreju ile birlikte Fantazya'nın birbirinden renkli diyarlarında dolanır ve Çocuk İmparatoriçe'yi kurtarmak üzere maceradan maceraya koşar. Bir noktada ise kendini, çekildiği tüm bu maceraların ana karakteri olarak bulur.

Temelde iki kısma ayrılan kitabın ilk yarısında Bastian'ı bir okur olarak görüyor ve onunla birlikte Atreju'nun maceralarına ortak oluyoruz. Kitabın ikinci yarısında ise Bastian ana karakterin kendisi olduğu gerçeğiyle yüzleşiyor ve bizler de tıpkı Atreju gibi bu sefer Bastian'ın yol arkadaşları olarak onun maceralarına ortak oluyoruz.

Kitabı çok keyif alarak okudum! Kütüphanede dolanırken Michael Ende ismi gözüme çarptı. Kendisinin daha evvel okuduğum tüm kitaplarını sevmiştim. Zaten kendisi bol ödüllü (ve bu ödülleri hak eden) bir çocuk kitabı yazarı. Özellikle de Momo (yorum yazım için tıklayabilirsiniz) isimli kitabını çok sevdiğim için bu kitabını da hızla elime alıp incelemeye başladım. Kitabın yazılarının mavi ve turuncu olmak üzere farklı ve iki renkli olması ilgimi çekti ilk etapta. Sonrasında üstüne pek de düşünmeden ve içten içe seveceğime emin olarak kitabı ödünç aldım. Kitabı seveceğimi dediğim gibi en başından beri biliyordum ancak bu kitabı herkesin okumasını dileyeceğimi bilmiyordum. Artık insanlara hediye edebileceğim bir kitap alternatifim daha oldu! :)

Kitabı okurken kalbimi mesken tutmuş kara bir yılanla yüzleştim. Onun adı, şüpheydi. İnsan sanırım büyüdükçe yüreğinde beliren parıltılardan şüpheye düşüyor ve her şüphe aslında bize bir karanlık nokta veriyor. Bu noktalar çoğaldıkça kendimizi pek bir bilge görüyoruz. Olgunlaştığımızı düşünüyoruz. Oysa belki de yaptığımız tek şey aslında kendimizi gerçekten istediğimiz şeyden, yaşamaktan, korumak. Şüphe ediyoruz. Sevmekten, şüphe ediyoruz. Çünkü sevmek, en hızlı umut etme yöntemidir. İnsan bir şeyi sevdiğinde tüm hücreleri bir anda canlanır ve gençleşir. Bu bazen korkutucudur; çünkü bize büyürken bunun bilgece olmayabileceği öğretilir. Bu nedenle artık Fantazya'ya gitmemeye başlarız. Bir daha kalbimize pek de sık bakmayız. Oysa Fantazya hep oradadır. Parıltılar da. Yüreğimizdedir.

Bu kitap hakkında çok şey yazabilirim. Ancak düşünüyorum da, hepsi sadece tek bir cümlede toplanıyor: Bu kitabı okuyun ve lütfen sevdiklerinize hediye edin. İnsanı daha iyi bir insan yapan ve hayata karşı daha umutlu bakmasını sağlayan kitaplardan biri. Büyük küçük her yaştan okur ilgiyle okuyabilir. Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak ve kalın kitaplara geçişlerini kolaylaştırmak için de bu güzel kitaba başvurulabilir diye düşünüyorum. Ayrıca kitapta felsefi ve eleştirel düşünme becerilerine hitap eden pek çok kısım bulunuyor ve bu kısımlar bir olay dizgesi içinde verildiği için hem düşündürüyor, hem de okurun merak duygusunu canlı tutuyor. Dolayısıyla kitap eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme gibi üst düzey düşünme biçimlerini de etkinleştiren bir özelliğe sahip.

Kitabın ayrıca Hiç Bitmeyen Öykü isimli bir filmi ve bir de çizgi dizisi bulunuyor.

Kitaplarla kalın.


ALINTILAR

''Nereden başlayayım,'' diye sordu. 

''Her yerden ve hiçbir yerden,'' yanıtını verdi Cairon. ''Şu andan başlayarak tek başınasın ve sana kimse akıl veremez. Büyük arayışın sonuna kadar da böyle olacak - nasıl biterse bitsin.'' (Sayfa 55)


Biri içeriye girmeyi ne kadar çok isterse kapı da o kadar sıkı kapanıyor. Ama biri bütün isteklerini unutmayı ve hiçbir şey istememeyi başarırsa, kapı onun önünde kendiliğinden açılıyor. (Sayfa 117)


''Kimim ben?'' diye mırıldandı. ''Bunu söyleyemem. Bir zamanlar biliyormuşum gibime geliyor. Ama bu önemli mi sanki?'' (Sayfa 130)


Körlük ve gözbağının çok çeşidi vardır... (Sayfa 175)


Artık anlıyordu o, anlıyordu ki, yalnız Fantazya değil, aynı zamanda insan dünyası hastaydı. Biri öbürüne bağlıydı. Neden böyle olduğunu açıklayamadan, öteden beri hissetmişti zaten. Hayatın, ''Hayat böyledir,'' diyen bütün herkesin öne sürdüğü gibi öyle renksiz ve önemsiz, öyle gizsiz ve mucizesiz olmasıyla hiçbir zaman yetinmek istememişti. (Sayfa 177)


Tüm varlıklar ve şeylere gerçekliklerini ancak doğru bir ad verir. Yanlış ad her şeyi gerçekdışı yapar. Yalanın yaptığı budur. (Sayfa 207)


''Neden bu kadar karanlık, Ayçocuk?'' diye sordu. 

''Başlangıç her zaman karanlıktır Bastian'ım.'' (Sayfa 237)


Çünkü öteden beri böyle olmuş biri, bunu dilemez artık. (Sayfa 244)


Her şey ancak ben isteyince mi var oluyor, yoksa önceden var da ben onları bir biçimde ortaya mı çıkarıyorum yalnızca? (Sayfa 272)


Sen öykünü yaşamak zorundasın. Burada kalamazsın. (Sayfa 273)


Dileği olmayan, ne dilediğini bilinceye kadar içerde şaşkın şaşkın dolaşıp durmak zorunda kalır. Bu da bazen çok uzun sürer. (Sayfa 275)


İnsanın istediği şeyi basitçe dileyememesi tuhaf. Doğrusu dilekler içimize nasıl gelir? Bir dilek nedir gerçekte? (Sayfa 275)


Bu, gerçek isteğini yapmalısın demektir. Bundan daha zor hiçbir şey yoktur. (Sayfa 275)


Ne var ki, bazı şeylerin temeline düşünmekle varılamaz, bunları yaşayarak öğrenmek gerekir. (Sayfa 276)


Umut beklediği şey felaketi, nefret ettiği şeyse kurtuluşuydu. (Sayfa 444)


Olduğu gibi olması yüzünden sevilmek istiyordu. (Sayfa 453)


Çünkü artık biliyordu; dünyada sevincin binlerce, binlerce biçimi vardı, ama temelde hepsi bir tanesinde birleşiyordu, sevebilme sevincinde. Hepsi bir ve aynıydı. (Sayfa 499)


''İnsanlar vardır, asla Fantazya'ya gidemezler,'' dedi Bay Koreander, ''ve insanlar vardır, gidebilirler, ama sonsuza kadar da orada kalırlar. Sonra bir de Fantazya'ya gidip geri dönenler vardır. Senin gibi. İşte bunlar iki dünyayı da esenliğe kavuştururlar.'' (Sayfa 510)


Her gerçek öykü bir Bitmeyecek Öykü'dür. (Sayfa 511)



Not: Bu kitap yorumu yazısı reklam değildir, kitap önerisidir.



2 yorum:

  1. Bu kitap benlik değil dedim ilk başta. Ama şu yorumunu görünce :
    İnsanı daha iyi bir insan yapan ve hayata karşı daha umutlu bakmasını sağlayan kitaplardan biri. Tamam, o zaman okunur bu kitap dedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Macera dolu bir kitap. Bazı insanlar çocuk kitaplarına önyargılı olabiliyor tabi ama büyüklere de hitap eden, unutulan bir şeyleri anımsatan bir kitap. Zaten bu yüzden bence herkes okumalı ve hatırlamalı! :)

      Sil

Popüler Yayınlar