Yönetmen: Hiromasa Yonebayashi
Senarist: Riko Sakaguchi, Hiromasa Yonebayashi
Yapımı: 2017 - Japonya
''Herkesin seni şanssızlık getiren kara kedi olarak görmesi zor olsa gerek. Fakat ben de benzerim. Benim de bu kızıl saçlarım var ve birlikte yemek yiyebileceğim bir arkadaşım yok. El attığım her şeyi batırıyorum.''
![]() |
| Kaynak: Pinterest |
Mary Smith'in başı söz dinlemeyen kabarık kızıl saçlarıyla derttedir. Charlotte teyzesinin evinde geçireceği zaman boyunca yeni bir ortama alışacak olmak, hele de saçları böyle söz dinlemezken, Mary için oldukça gerginlik veren bir hal alır. Mary çevresine yararlı olmak için çabalar ancak görünen o ki iyi olduğu pek bir konu da yoktur. Üstelik ona ''kızıl maymun'' lakabını takan sinir bozucu çocuk Peter da çok olmaktadır! Tüm bunlar küçük Mary'nin sinirlerini bozar. Bu süreçte ona iyi gelen tek şey küçük dostu Tib ile olan arkadaşlığıdır. Tib de Mary gibi farklı görünen biridir ancak onun aksine bu farklılığını tüm karizmasıyla taşır. Tib, güzel mi güzel bir kara kedidir.
Mary bir gün ormanın derinliklerinde gece uçuşu çiçeği isminde güzel ve gizemli bir çiçek bulur. Bu çiçeğin tek özelliği güzelliği değildir. Cadı çiçeği olarak da bilinen bu çiçek, kişiye sihirli güçleri kullanabilme özelliği vermektedir. Ona önemli bir şey anlatmaya çalışan dostu Tib'in peşine takılan Mary, bu gizemli çiçeği kullanır ve Tib ile birlikte kendini bulutların ötesindeki ünlü bir cadı okulunda bulur. Bu okula girişi de çıkışı da kolay olmayacaktır. Film boyunca Mary'nin cadı rolü yaparak girdiği bu okulda yaşadıklarını ve öğrendiği gizemli sırları izleriz. Bu yolculukta Mary başlangıçta yalpalasa da, zamanla, bir insan olarak kendi içindeki sihri kullanabilmeyi öğrenecektir.
Tatlı mı tatlı bir film. Açıkçası filmi yalnızca ismi için bile izlemek istiyordum. Öte yandan filmin afişi uzun süredir karşıma çıkıyordu. Ben de yıl bitmeden izleyip aradan çıkarmak istedim. Hikaye şirin ve dikkate değer olsa da, malesef zayıf kalmıştı. Bu görüşümde pek tabi daha evvel büyük ustaların elinden çıkmış anime filmleri izlememin de etkisi olabilir, bunu belirtmeliyim. Filmin çizimleri de sevimliydi ancak, muhtemelen yine çizim tekniği olarak çok daha iyi animeler izlediğimden, bazı detaylar gözüme çok çarptı ve dikkat etmeden duramadım.
Örneğin bazı sahnelerde arka plan çok durgunken karakterlerin hareket halinde olması gözümü yoran bir durumdu. Animasyon çizimleri hakkında teknik bir bilgim olmasa da, bu çizimler bana sanki sabit bir arka plan fonunun önüne hareket eden karakterler eklenmiş gibi bir düşünce verdi. Hal böyle olunca arka fon ile ön kısım arasında uyumsuzluk hissettim. Çünkü izlediğim diğer animelerde genelde sahne bir bütün halinde akar durumdaydı. Bu teknik detay da animeleri çizim olmaktan çıkarıp adeta gerçek dünyada geçen birer filme dönüştürüyordu. Ancak bu filmde bu yoktu dediğim gibi.
Dikkatimi çeken bir diğer detay da karakterlerin Batılılaştırılmaya çalışılması oldu. Karakterlerin fiziksel özellikleri tipik anime karakteri ile Avrupai görünüm arasında bir yerdeydi. Aynı şekilde karakter isimleri de Batı ülkelerinin isimlerinden seçilmişti (Mary, Peter, Charlotte gibi). Bunda tabi ki bir sorun yok ama ben animelerde Japon olan Japon karakterleri izlemekten daha çok keyif alıyorum doğrusu. Bu nedenle Avrupalı havası verilmiş karakterleri (ki Japonca konuşmaları işi daha da karmaşık hale getiriyordu) garipsedim ve pek de hoşuma gitmedi. Ancak tüm bunların nedeni filmin İngiliz yazar Mary Stewart'ın The Little Broomstick (Küçük Süpürge) isimli kitabından uyarlanmış olmasıymış. Ben filmi orijinal dili olan Japonca'dan izledim ancak fragmanını araştırırken fark ettim ki İngiliz aksanlı İngilizce bir versiyonu da bulunuyor. Ayrıca filmin uyarlandığı kitabın da çevirisi var mı diye baktım ama malesef bulamadım.
Tüm bu olumsuz gibi görünen eleştirilerim aslında tam bir olumsuzluk barındırmıyor. Sadece, filmin güzel bir konusu olduğunu düşünmekle birlikte, bu konunun yeterince güzel değerlendirilemediğini düşünüyorum. Konu olarak ilgi çekici ancak çizim tekniği, müzikler ve akış yönünden güçlendirilebilir bulduğum bir film oldu. Film beni izlediğim diğer anime filmler kadar etkilemese de, izlediğime memnun oldum. Sürükleyici ve dediğim gibi sevimli bir film. İçerisinde dostluk ve sihir barındıran her hikaye gibi güzel bir kendini kabul etme yolculuğu. İlgisini çekenlere öneririm.
Mary and the Witch's Flower - Official Trailer için tıklayabilirsiniz.
Not: Bu film yorumu yazısı reklam değildir, film önerisidir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder