![]() |
Yazar: Osamu Dazai, Çevirmen: Hüseyin Can Erkin, Yayınevi: Sel Yayıncılık |
''Yaşamım utançlarla doludur. İnsan yaşamının ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.''
Kitap, Yozo isimli bir adamın güncelerinden oluşuyor. Bu güncelerde Yozo, çocukluğundan başlayarak yetişkinliğine değin yaşadığı ve hissettiği yabancılaşmayı anlatıyor. Yozo kendini toplumdan, hatta daha doğru bir ifadeyle söylemek gerekirse, insanlardan soyutlanmış hissediyor. İnsan eylemlerinin iç yüzündeki düşünceleri anlayamıyor. Pek çok yerde kendini duygusuz olarak nitelendiriyor, en azından bunu ima ediyor. Ancak ben Yozo'nun duygusuz olduğunu düşünmüyorum. Yozo, benliğini bulamamış acı çeken bir adam. Sadece bu kadar.
Tüm hayatı boyunca olmadığı birisi gibi davranıyor Yozo. Aslında oldukça içedönük birisi olmasına rağmen, insanlarla nasıl iletişim kuracağını bilemediği için dışadönük biriymiş gibi davranıp bir maskenin ardına saklanıyor. Peki içedönük birisi, nasıl dışadönük biriymiş gibi davranabilir değil mi? Bağ kurmazsa davranabilir. Yozo bir tiyatrocu gibi sürdürüyor yaşamını. İç dünyası ne kadar kırılgan ve karanlıksa, dış dünyaya kendini o kadar neşeli ve hayat dolu yansıtıyor. İnsanlara karşı bir nefreti olmasa da, insan davranışlarındaki ana motivasyonu anlayamıyor. Aslında yaşamın amacını anlayamıyor. Çünkü kendi bir amaç edinememiş. Başta babasınınkiler olmak üzere hayatı boyunca ona sunulan her teklife boyun eğmiş, kendi sınırlarını çizememiş, buna dair bir istek dahi duymamış bir adam Yozo.
''Zayıf insanlar mutluluktan bile korkar.''
Kitap boyunca da onun yaşamını kendini açıklıkla anlattığı güncelerinden okuyoruz. Yozo kesinlikle sevilesi bir karakter değildi. İçimde ona dair bir merhamet oluştu mu peki? Hayır. Ancak yine de Yozo karakterinin anlattıklarını okumayı sevdim. Kitabı büyük bir hızla okudum. Zaten 109 sayfalık ince bir kitap. Oldukça akıcı ve merakta bırakan bir kitaptı. İçerik yönünden de Yozo'nun düşüncelerini okumak ilginçti. Daha da ilginç olan ise bu kitabın, yazarı Osamu Dazai'nin özyaşam öyküsü olması. Zaten yazar da yalnız ve sıkıntılı bir yaşam sürmüş ve pek çok kez intihar girişiminde bulunmuş hayatı boyunca. Ancak buna karşın, tüm bu anlattıklarımdan sonra ortaya çıkan o karamsar havaya karşın, kitap bana karamsar hisler hissettiren bir kitap olmadı. Birinin günlüklerini okuduğunuzu düşünün, işte böyle bir kitaptı benim için. Sadece okudum. Veya birisi bana başından geçenleri anlattı, ben ise sadece dinledim. Gibi.
Bunun dışında, Yozo'nun insanların gerçek niyetlerini apaçık görmesi ve bu ikiyüzlülüğü dile getirdiği kısımları sevdim. Beni etkiledi demiyorum; çünkü bilmediğim bir şey vermedi bana o kısımlar. Ama her şeyden vazgeçmiş bir karakterin nasıl bu hale geldiğini, neden yaşama bu denli amaçsız baktığını bir nebze anlamamı sağladı. Her ne kadar, anladıklarımdan sonra bile, Yozo'nun eylemlerine hak vermesem de karakteri anladım.
''Toplum ne der!
Toplum değil, sensin bundan utanan.
Böyle şeyler yaparsan, sert olur tepkisi.
Toplum değil, sensin bunları yapan.
Çok geçmez, toplum siler seni.
Toplum değil, sensin beni silecek olan.''
Kitabın arka kapağında okuduğuma göre, bu kitap Japonya'nın en çok okunan romanlarından biriymiş. Japon Edebiyatı'ndan okuduğum tüm kitaplarda aynı havayı alıyorum: Yalnızlık. Aşırı bir bireyselleşme ve içe dönme hali oluyor karakterlerde. Bu da toplumun genel yapısını yansıtan bir durum sanıyorum ki. Tabi ki bu çıkarımı, okuduğum kitaplardaki genel havanın benzemesinden hareketle yapıyorum. Yoksa somut bir gözlemim, kanıtım, bilgim yok.
Özetle, ilgi çekici bir kitap okudum. Karakterin içinde bulunduğu duygu durum hali dolayısıyla karanlık bir atmosfere sahip olan bir kitaptı. Karakterin his ve düşünceleri dağınıktı ancak temelde bir bütün olarak kendini ifade edebilmişti. Bu dağınık olma halini de olumsuz değil, aksine olumlu bir durum olarak söylüyorum. Bu durum karakterin ruh halini belirginleştiren bir özellikti. Yorumum boyunca kitabın karakterinden gerçek bir insanmış gibi bahsetmemin iki sebebi bulunuyor. İlki, bu roman dahilinde var olan kurgusal gerçeklikte karakterin sahiden de gerçek birisi olması. -Bu her kurgusal anlatıda böyledir, değil mi?- İkincisi, yazarın kendi duygu ve düşüncelerini direkt olarak bu karakterin ağzından ifade etmesi. Bu da beğendiğim bir durum oldu.
(20.09.21)
Not: Bu kitap yorumu yazısı reklam değildir, kitap önerisidir.
Not 2: Bu kitabı nispeten uzak bir tarihte (2021'de) okumuşum. Bu nedenle kitabı bir kez daha okuduktan sonra yeniden yorumlayıp paylaşsam mı acaba diye de düşündüm. Ancak kitap şu an elimde bulunmuyor. Vaktiyle yakın bir arkadaşımın ''oku bak sen bu kitabı seversin'' söylemleriyle ondan ödünç alıp okumuş, bu yazarla bu vesileyle tanışmıştım. Kendisi şu an hayatımda olmasa ve bu yorumumu okumayacak olsa da, beni Dazai ile tanıştırdığı için teşekkür edeyim yeri gelmişken :). Ama ne diyordum... kitabı yeniden okuyacak olsam bile bunu ne zaman yapacağımı bilmiyorum. Elimde Dazai'nin okumadığım başka bir kitabı var. Yakın süreçte okumayı planlıyordum ama bakalım... Bu kitabına yeniden sıra gelene kadar bir süre geçebilir. Hem, bu yazdıklarım benim düşüncelerimdi. 2021'deki İlkay bu kitap hakkında bunları düşünmüş. Burası benim güncem olduğu için de, 2021'deki yorumumu yeniden paylaşmakta bir sakınca görmüyorum. Kitabı yeniden okursam muhtemelen kitaptan yola çıkarak kitapla ilgili başka temalarda yazılar kaleme alırım. Sonuçta kitabın konusu değişmiyor. :)
Farklı bir yayınevinden "İnsanlığımı Kaybedişim" adıyla okumuştum bu kitabı. Kabul görme isteğinin ne denli tahribata yol açabileceğini göstermesi adına etkileyici bir kitap.
YanıtlaSilEvet farklı yayınevlerinden basımları yapılmış bir kitap. İsim farklılığı da olabilir. Güzel özetlemişsiniz, katılıyorum etkileyiciydi.
Silönemli kitap tabii ama işte yani kim dazai gibi biri olmak ister ki :) yozo ya da yazık ayrıca :) kitap depresif yazar da ya öyle ya da depresyon geçirmiş olmalı :)
YanıtlaSilBazı insanların kafası farklı çalışıyor gerçekten. İyi yönlendirilirse sanatta edebiyatta böyle ürünler çıkarabiliyorlar. Hatta yaşamları bile görece iyi ilerleyebiliyor. Dazai aslında uzun yıllarını depresyonda geçirmiş. Düşününce üzücü. Bir de geçmiş zaman ve tutucu bir toplum. Bu kitabında da yer yer o çığlık hissediliyordu. Kitaba dair yorumumu okuyunca okuma anındaki düşüncelerimi de hatırladım. Bu bakımdan kitapları yorumlamak iyi oluyor.
Sil