![]() |
Yazar: Hermann Hesse, Çevirmen: Kamuran Şipal, Yayınevi: Can Yayınları |
Siddhartha, bir din adamının oğludur. Herkesin saygısını kazanacak kadar yetenekli ve akıllı; herkesin sevgisini kazanacak denli yakışıklı ve sevimlidir. Önünde oldukça parlak bir gelecek vardır var olmasına ancak bu çoktan çizilmiş yol, Siddhartha'nın yürümek istediği yol değildir. Aslında bu bir istek bile değildir Siddhartha için; bir ihtiyaçtır. Yüreğinin susuzluğunu dindirmek için bir Samana olmaya karar verir. Samanalar, dünyadan kendini soyutlayarak nefislerini terbiye etmeye çalışan Hindulardır.
Dostu Govinda ile Samanaların arasına katılan Siddhartha için bu, yolun başlangıcıdır. Kitap boyunca pek çok şey dener Siddhartha, hep arar. Aradığı nedir, kimdir; aslında bunu bildiğini düşünür en başta. Atman'ı aramaktadır, o her şeyin başlangıcı, sonu ve yaratıcısı olan varlığı. Ama sonra, sonra, aradığı şey biçim değiştirir. Pek çok öğretmeni olur Siddhartha'nın. Aslında bir zamandan sonra bir öğretmenin ya da öğretinin ona aradığını veremeyeceğini düşünür; ancak dünya böyle işlemez. Görür ki Siddhartha, yaşam başlı başına bir öğretidir ve yaşamda pek çok öğretmen çıkar insanın karşısına. Bazen bir Samana, bazen bir dost, bazen bir ermiş... Bazense bir ırmak, bir orman, bir sevgili. Siddhartha kitap boyunca hep arar, hep de bulur. Bulduğu şey aklındaki hedef olmaz hiçbir zaman. İşte bu noktada onunla birlikte görürüz onun asıl hedefini ve sonrasında da, hedef denilen kavramın özünü.
Siddhartha, derinlerdeki bir şeyi aramak için babasının yanından ayrılır. Önce çok fakir olur, ama kendiyle baş başa kalır ve bolca düşünür. Yine de eksiktir bir şeyler. Buddha'yla kesişir yolu. Ancak onun öğretisi de Siddhartha'ya tam olarak dokunamaz. Değer geçer. Bu hafif dokunuşla Siddhartha, aradığının dünyadan kendini soyutlamakta olmadığını kavrar. Yine yollara düşer ve bir yosmanın aşığı olur. Onun da yardımlarıyla bir tüccarın yanında çalışmaya başlar ve çok zengin olur. İki ucu da görür Siddhartha. Dünyaya daha da bağlanmış, hatta ona yapışmıştır şimdi. Ama aradığı sahiden bu mudur?
Beni düşündüren ve severek okuduğum bir kitap oldu.
(16.07.22)
ALINTILAR
''Artık kendi kendini yaşamaktı ona düşen; kendi özbeninin Atman olduğunu, Brahman gibi aynı sonsuz tözden yaratıldığını çoktan biliyordu. Ne var ki, bu özbeni gerçekten bulamamıştı bir türlü, çünkü onu düşüncelerin ağıyla yakalamaya çalışmıştı.'' (Sayfa 55)
''Bilmiyorum. Ben de senin gibi bilmiyorum bunu. Yollara düştüm. Varlıklı biriydim ama artık değilim; yarın nasıl olurum bilemeyeceğim.'' (Sayfa 95)
''Sana ne söyleyebilirim ki saygıdeğer kişi?'' diye cevap verdi Siddhartha. ''Olsa olsa kendini aramaya fazla verdiğini mi? Aramaktan bulma fırsatını bir türlü yakalayamayacağını mı?'' (Sayfa 137)
''Bilgelik bir başkasına anlatılamaz; bir bilgenin başkalarına anlatmaya çalıştığı bilgelik aptalca bir şey gibi gelir kulağa.'' (Sayfa 139)
Not: Bu kitap yorumu yazısı reklam değildir, kitap önerisidir.
Not 2: Eski bloğumda yorumladığım ve çok sevdiğim kitapların içime sinen yorum yazılarının kısaltılmış versiyonlarını bu blogda da paylaşmaya karar verdim. Yorum yazılarımı ve kitap fotoğraflarımı arşivlemiştim ama her zaman elimde tutamayabilirim. Bu nedenle de herkese açık kişisel arşivim olan burada bulunmalarını istiyorum. Zaten muhtemelen çoğu kişi bu yazıları ya ilk kez okur, ya da okuduğunu unutmuş olabilir. Epey zaman geçti çünkü. Yine de açıklamak istedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder