Isn't It Romantic | Film Yorumu


Yönetmen: Todd Strauss-Schulson 

Senarist: Dana Fox, Katie Silberman 

Yapımı: 2019 - Kanada, ABD


''Budistler der ki; biriyle tanıştığında kalbin çarpıyor, ellerin titriyor ve dizlerinin bağı çözülüyorsa aradığın kişi o değildir. Ruh eşinle tanıştığında huzurlu hissedermişsin.''


Kaynak: Pinterest

Natalie (Rebel Wilson) başından aldığı darbe sonrasında gözlerini bir romantik komedi dünyasında açar. Kadın ana karakterin güzel, zengin, başarılı ve üstüne herkes tarafından ilgi gördüğü bu alternatif gerçeklikte başrol Natalie'dir. Kendi sıradan yaşamının tam tersi olan bu ışıltılı hayat, Natalie için aslında bir kabustur. Çünkü Natalie, romantik komedilerden nefret eder! Bu nedenle de bu pespembe dünyadan çıkmanın yollarını arayacaktır. Amacı filmin sonuna ulaşmaktır. Film boyunca Natalie'nin bu dünyada yaşadıklarını ve kendisiyle ilgili olan keşiflerini izleriz.

Filmin giriş sekansında bizleri Pretty Woman filminin müziği karşılıyor. Hemen ardından küçük Natalie'nin hayran bakışlarla bu romantik komedi filmini izlediğini görüyoruz; ta ki annesinin uyarılarına kadar. Natalie'nin ışıltılı gözlerine gölge düşüren bu uyarılar, Natalie'nin bilinçaltında yer ediniyor. Bu anı izledikten sonra bizler de tıpkı Natalie gibi, Natalie'nin ''gerçek'' yaşamına gözlerimizi açıyoruz. Gri, sıkıcı, telaşlı bir yaşam bu. Bu yaşamda Natalie'nin sarı saçları dışında hiç renk yok.

Natalie kendine güvenmeyen bir kadın. Mesleği mimarlık olsa da, ofiste asistan muamelesi görüyor. Fikirlerini dile getiremiyor, duygularını bastırıyor ve bu da çevresindeki güzel durumları görmesine engel oluyor. Oysa uyandığı yeni dünya, kendi dünyasının tam tersinden oluşuyor. Kullanılan renk paletinin oldukça genişlediğini, Natalie'nin yaşamına can geldiğini görüyoruz. Ancak Natalie bu yeni dünyada da gördüğü tüm ilgiye rağmen başrol olmayı içselleştiremiyor. Bu cici dünyadan ayrılmak için başrol gibi davransa da, bu durumu hak ettiğine inanmadığı için kurgusal bir gerçeklikte bile uzun bir süre başrol olamıyor.

Hayatımızı bir film olarak düşünürsek, bazen bu filmin bir türlü akmadığını veya daha kötüsü bu filmde başrol olmadığımızı düşünebiliriz. Zamanla düşüncelerimiz gerçekten gerçekliğimiz olur ve biz, bize başrol olalım diye verilen bir yaşamı tıpkı Natalie'nin ''gri'' ve ''renkli'' görünen iki yaşamı gibi geçsin diye yaşarız. Bazen bir figüran, bazense yardımcı oyuncudan öteye gidemediğimizi hissederiz. Oysa Natalie her iki dünyada da başroldü ve başrol olduğunu kabul ettiği anda gerçekten de başrol oldu.

Severek izlediğim, çerezlik görünen ama güzel noktalara değinen, keyifli bir filmdi.


Isn’t It Romantic | Resmi Fragman izlemek için tıklayabilirsiniz.

Isn't It Romantic (Original Soundtrack) için tıklayabilirsiniz.


Not: Bu film yorumu yazısı reklam değildir, film önerisidir.



12 yorum:

  1. Keyifli ve anlamlı bir filme benziyor. Alışılmış hayatın dışına çıkmak zor gelir hep. Sanırım ben de o ışıltılı dünyaya girmek istemeyenlerden olurdum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben isterdim :) Evet hoş filmdi. Zaten normal film süresine göre bir tık da kısa.

      Sil
  2. çok eğlenceli film ivit :) en yeni film var, oksford aşkım, romantikli iyi o da yani hoş izle unutlardan :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamam ona da bakayım bir ara, teşekkür ederim :)

      Sil
  3. Filmi izlemedim ama, Budistler haklı olabilir... :)

    YanıtlaSil
  4. Bunu not aldım, izlerim. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  5. bu filmi izlemiştim, çerez gibi keyifli, lezzetliydi. ayrıca rebel wilson'a bayılıyorum. doğal, komik bir oyunculuğu var bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kafa dağıtmalık hoş bir film. Oyuncuyu biliyorum ama ilk kez bir filmini izledim

      Sil
  6. Galiba bazı şeyleri ben de hak etmediğimi düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi anlamda mı, kötü anlamda mı hak etmediğinizi düşünüyorsunuz tam anlamadım. Ama her iki anlamda da oluyor öyle arada, hayat bu. Tabi kimler kimler neleri hak etmeden sahip oluyor, eğer bahsettiğiniz buysa siz de iyi şeyleri hak ettiğinize inanın bence. Yoksa pek kimse önemsemiyor, ömür geçtiğiyle kalıyor.

      Sil

Popüler Yayınlar